İçimin izdihamında yanan bir şehirsin ve lütfen ben ölmeden kapat tüm ışıkları.

Sözcüklerim ne yanardöner ne de yasak savarım ben:

Lanetini üfüren zebaniye kinim ve öfkem ve yanan ışıkların gözümü aldığı.

Bir sözcüksem neye denk düşüyorum peki ve ismimle niye anmaz insanlar beni üstelik ismimi koyan ben değilim ve ismimi koyan babama minnettarım.

İklimlerde saklıyım ben asla ikilem yüklenmediğim…

En pervasız rüzgârım Tanrı’nın beni her gün baştan yarattığı ve kibirlidir benim öfkem en çok da hakkım yendiğimde içime kapandığım sonra öyle bir açarım ki güneş dahi kıskanır beni ve içimin cennetinde korur beni Yaratan.

Cinnet geçirmeye yaklaştığım günlerim oldu ve sırtımı sıvazlayandı kader.

Ölümle yüzleştiğim yangınlarda yanmadan ve sönmeden de yangın kurtarandı yine beni Yaratan.

Tek lüksümse sevmek ve direncim ve dirayetim ve inancın hikmeti ile serildiğim şu zemine bakma sen sadece alnıma bak ve gözlerime odaklan ve bir şiir olduğumu bile hatta ve hatta pek çok şiir.

Enginlerde yüzdüm çocukluğumdan beri.

Engerek yılanlarını ise ezdim yüreğimle.

Zehir saçan sözcüklerine ve bakışlarına inat insanların sevmekten asla vazgeçmedim öyle ki…

Sevildiğime hep emindim birkaç sene evveline kadar.

Sevmekti maruzatım ve sevgiydi dermanım ve yüreğimi bozmadığım kadar yakın durdum Rabbime ve hep de O idi beni tek terk etmeyen.

Yüzüm var mı sahi çok şey istemeye O’ndan?

Belki var belki yok ama O, değil mi ki:

‘’Sadece benden isteyen’’ diyen.

Bazen unutuyorum neyin eksikliğinde neye dertlendiğimi ve sadece yanıp sönüyorum dua edeceğime ‘’yardım istediğime.’’

Her şeye kadir her şeye vakıf İlahi Güç ve her yardım talebimde bilmiyorum da hangi birine yetişeceğini ve öyle bir yetişiyor ki ve içimdeki telaşlı çocuk ansızın yatışıyor.

Kelamı yitik günlerim oldu.

Günbegün büyüyen bir boşlukta verdiğim selamların da geri dönmediği…

Sahipsiz kalan varlığım sebepsiz sevdiğim ve selamı yitik insanlar yüzünden içime çöken sözcükler ve işte beni dize getirdiklerini sananlara en güzel cevabı yine ve hep O verdi.

Öylesine sınırsız ki Rabbin haznesi.

Benimse tek hazinem sevgim ve iman gücüm.

Yetemediğim bir dünyada yaşıyorum ve yatıya kalan duygularım kimlik kazanıp yeni bir ‘’ben’’ olarak doğuyorum yeni günün eşliğinde.

Sarkacı mı yüreğin?

Yoksa serenat bellediğim iç sesim mi?

Yangından malını kurtaranlar tanıyorum ölümü göze alıp.

Bazen cebimdeki parayı veriyorum hiç tanımadığım insanlara ve çok cüzi olsa da verdiğim sadaka asla yansıtmıyorlar bana ve hep de demezler mi?

‘’Az veren candan çok veren maldan verir.’’

Aklımın kütüphanesinde binlerce kitap ve milyonlarca cümle saklı ve rahmetine sadığım evrenin rızkımı hep vermedi mi Allah?

Sözcüklerim ne durağan ne cafcaflı ne yalan ne de isyankâr tıpkı içimdeki çocuk gibi ve ben hep yüreğimin kıblesinde nöbet tuttum bir ömür ne zamanki gece yitip da sabah ezanına denk gelsem ve işte günlük nöbetimi aydınlığa devrettiğim çünkü gecenin karanlığından nasiplendiğim her vakit içimdeki aydınlık ve umuttur karanlığı deldiğim elbet eşlik eden kalemim de vazifesini mutlulukla ifa ederken…

Vazife dediğime de aldanmasın hiç kimse çünkü ben insanlığımın ve sorumluluklarımın da farkına vardım bir ömür öyle ki ödevimi yapmadan asla gitmedim okuluma ve insanları sevmeden ve ümit etmekten asla imtina etmedim ve içimdeki sarkaç hep bana moral verdi çünkü sevgi oldu yüreğimin benzini ve ben hep de ateşledim o benzini ve işte büyüyen bir aşkla sarıldım hayata en çok da sevmeyi sevdim bir ömür…

Doğaçlama sever yaşarken…

İlham perimle olansa tanışıklığım sadece dokuz sene olmuş olsa da ben katıksız edebiyat ve şiir imişim meğer bir ömür.

Doludizgin yaşadığım yıllar…

Kâh okul koridorlarında kâh hayatın koridorlarında hızlıca koştuğum ve sevgiyle bütünleştiğim her insan bir nimet iken benim için her insanı da kendim gibi bilmişken zaten ne olduysa hep bu yüzden olmadı mı?

İsmimi dahi söylemekten imtina eden insanlar var hayatımda bir gülümsemenin onlara çok geldiği.

Bir çiçek olmanın da mucizevi esintisi ve işte şiarım iken mevsimler ve içimde esen o deli poyraz…

Mademki ismiyle yaşar insan…

O halde ben de asla vazgeçmeyeceğim hayata gülüm/semekten…

İki ismim olsa da ben asla Yıldız gibi kayıp gitmeyeceğim asla da ayağımın altında kayan zemini reddetmediğim kadar beni tek onaylayan ve kabullenen iken Yaratan.

Sahi, sevmek ve inanmak neden zor gelir ki insanlara?

Gülüm…