Tartaklanmış düşlerimden sor beni bir avazda soramadıklarımdan bıçaklayın kuşkularımı ve izahı olmayan o kara örtünün efkârında takla attırın düşlerime.

Yenilgiyim ben istismar edilmiş hayallerimden damlayan son isyanda saklıyım ve aklımın penceresinde beyin hücrelerimi gagalayan kuşlardan bile yalnızım.

Bir heyelansa heyecanımı tetikleyen.

Bir alt yazıysa gün bitiminde.

Aslında asla var olmamış bir kuralım ben sürekli ihlal edilen ve lamba her yeşil yandığında yürüyeceğime göğe kanat açan bir hayaletim.

İşin aslıdır işte hayalet imajım.

İşin aynasıdır da sözcüklerim.

Aslında işin ne olduğunu da bilmediğim kadar emek verdiğim her ürün belki de tütün bastığım devasa yaranın kanamalı sesidir.

Bak sadece yüzüme ve aç kulaklarını hala duyamadın mı kırılan kalbimin çat sesini.

İşte bir çizik daha attım üstüne ömrün ve nasıl da hizaya geldi dürtülerim.

Ne açım ne susamış.

Ne kızgınım ne sakin.

Ne varım ne yok.

Ne şiarımsın ne de şairiyim yazdığım bunca şiirin kısaca yeniden yazacağım ben hikâyemi belki de yazdığım ve yazacağım romanların da tozunu atacağım elbet hedeflediğimdir yüreğim elbet hederidir yalnızlığın elbet imkânsızlığın da çeperinde ütülediğimdir yüreğimin kırışıkları.

İmalat hatası sandım önce kendimi ve ihbar ettim tüketici hakları hattına lakin eşleştiğimi bir kod yoktu ben yine de kodladım bir bir yetmedi topladım arkamı yetmedi toparlandım yetmedi top oldum kendi kaleme yuvarlandım.

Tası tarağı topladığım kadar tasasız olmanın da yolunu aramışken bir ömür ve işte hicabın iz düşümü ne de olsa mesnetsiz ithamlardan çıkıp da yola asla varamadığım.

Bir korelasyonsa izahı olmayan asla da koordine edemediğim insanlar ve duygularım.

İklimi yok bu acının.

Savrulduğum kadar da savunduğum iç sesim ve rüzgârın ıslığı elbet yola düştüğüm elbet yola baş koyduğum sonunda yoldan çıktığım.

Beti benzi atmış gecenin de deminde dertlendim yine durduk yere.

Bet sesinde martının içliğime hiçlik giydirdim ve hiçlik makamında boynum nasıl da kıldan ince.

Hüznümle derdest olmuş yüreğim ve kaybolmuş ömrün kayıp rotası ve kanaviçeler ördüğüm ömrün tıknefes çırpınışları büyük ihtimalle kocaman bir nokta koyacağım ben kaygılarıma elbet içimdeki temaşayı da sonlandıracağım sonra da kayıp gideceğim gök kubbede saklandığım kadar sırlarıma da eşlik eden kalemimi öylesine kıracağım ki yine de kırılmış kalbim kadar ses çıkaracağını sanmıyorum.

Bir taslaksa ömür.

Ve mimarisi hayal kırıklarımın.

Şivesi kayıp bir gölge belki de.

Dilimlenmiş yüreğimden en büyük payı ise sana veriyorum ve sadece hürmet ediyorum kadere ne zaman ki O, yeniden ‘’ol’’ desin kaldığım yerden devam edeceğim.

Şimdilik müsaadenizle…