Sağaltışın tanığısın sen evet, sen
Hüznün de kıblesinde saklı bir duasın
ey, sefil kalbim
Revnak üzünçlerin eşkali yoktur da
mevsimin telaşı:
Mealim bazen hüzün kokar
Bazen çürüktür na’şı
söyleyemediklerimin
İkbalim
Fıtratım
Finali olmayan bir film gibi başa
sardığımdır sevgi iklimi
Hicazı ve üstü örtülü hicabı iblisin
Bense ezelden meleklere öykünürüm
Bir izotopsa eğer ki gün
Mizacı sönük bir balon gibi
damıttığım ömür ve hüzün
Derli toplu bir ölüm diliyorum
Tanrıdan
Akıbetim varsın olsun bir şiir daha dikilesi
yüreğin
Söküklerine konan uç uç böceği
Şatafatlı mevsimin ikbali
Ömür de geçmedi hani idare lambasında
Gel gör ki vakurdur yüreğin uğultusu
Cinler çıkarken tepeme
Cinnetin çığlığı
Ve işte esir düştüğüm aşkın güme
gittiği
Ölüm öncesi son prova yazdıklarım
Yakamadığım mektupların da kaderi,
Alıcısı içimde saklı uçan başımda
nice alıcı kuşu
Varsın bahşetsin de ölümü Tanrı.
Ne methiyelerim eksik kalır
Ne de meziyetlerim sönüktür
Eziyet babında kimine göre sevmek
Arz ettiğim aşkın da ritüeli yazmak
Azığa aldığım bir hayal gibi
Azımsansa ne ki varlığım
Azıcık da içime esen sevdalı rüzgâr
Meylettiğim yeni gün
Meali sönük yangın
Mizacı arsız bir sevgi gibi
ıslıklandığım
Daha varmadan kabrime
Kanadığım da değil hani yalan
Kanmadığım kadar bu çarpık düzene.
Son bir vuruş da benden gelsin
Kalantor gölgelere duyduğum hicabın
Eşiğinde seken o kör kurşundur elbet
elimden
Bırakmadığım asa misali asi kalemim
Boşa düştüğüm bir zamanlar şehrin
öfkesini
İçime çektiğim yağan rahmeti
Üzengisi ve de ruhumun
Kırık notası evrenin
Kör noktası elemin.
Kayıt açtığım bir şiir daha bahşetti
yine Tanrı
O teyakkuz ki
Sır küpü sözcüklerin tininde saklı
Mehtabı bahşeden göğe temennim o ki:
Bir kuş gibi uçmalıyım şiirin
öncesinde
Ölümle dans ettiğim kaç kere imkânsızlığın
güftesinde
Soldan başladığım saymaya
Sağalttığım bunca acı da başım gözüm
üstüne
Bir kırbaçtır ki insanların nefreti
Ve işte inat bunca kine sevdiğimdir
içimde esen yeli
Bana savuran
Beni bana sevdiren
Yâd ellerde yakılası bir türkü gibi
Ve mealim nasıl ki Türk olmanın
hikmeti…
Tutarsızca sevdiğim ve d/ağlandığım
ağına kapıldığım
Şu aşk ikliminde yürüyen seyyah
yüreğim
Yetmedi uçan ve sonsuzluğa karışan
rahmeti
Dirhem de eksilmez sevgimi
Yoktan var edene koştuğumun öncesi
Sus payı bir söylemde yaşadığım bir
ömrü
Nihayetlendirdiğim kadar bu
sessizliği
Şükrüm de niyazım da sonsuzdur aşkın
kabrinde.
Tokuştuğum bir ağaç dalı
Varsın olsun tema’sı yalnızlığın
engebeli yokuşu
Müridi ve müdavimi olduğum bu aşk ki
Huzuruna her çıktığımda Rabbimin daha
da büyüyen bir sevgi yeli
Aşkın manzumesinde yaşayan yüreğin
tini
Bazen susku bazen bir melodi
Konan yüreğime de d/okunduğum kadar
en tepeye
Tepeden tırnağa aşkın nemi ve yaşımın
bedeli
Göz pınarlarımda yaşayan acıların
vasfında
Vadem dolmadan faiziyle kapımı çalandır
illa ki sevgi…