Bir düş salkımı adeta, hayallerin otağı kurduğu ruhun hüviyeti içre dönük yolculuğun da özeti iken duyguların hükmettiği kalem belki de kalemin kerameti içliden ziyade içine çekilesi her sözcük basmakalıp varlığından sıyrılıp da bir şiir bir hikâyeye yelken açan.

Ruhun kayıp contası ve sözcüklerin vardiyası tükenmeden içine girdiğim o dehliz yok mu bazen ters takla atan ruhun feryadı iken sessizliğin hüküm sürdüğü evren ve insanların karnı gerçekten tok mu sevgiye?

Bilumum renkler, hulasası duyguların ve ölçüp biçmeden yazmanın meramı elbet ansızın doğan bir güneşin ışığında peşinen verilmiş sözcüklerin lahzasında aslın Tanrı iken yazılan her şiirin her yazının temeli ve direği ve ilhamın coşkusuna da yenik düştü mü yazar…

Dualar, huzurun mimarı her hadis her sure bizi felaketlerden ve kazalardan ve belalardan koruyan rahmetin sağanağında yaşarken huzurla kat çıkmak da bir o kadar mümkün hele ki adı sonsuzluk ve hidayet iken evrenin çağrısı.

Müspet menfi cümlelere sadık kalem saymadan geçerken hayatı dünde kalan yılları belki de geç kaldı saymaya yeni baştan belki de ertelediği mutluluk idi kalemin figanında saklı olan…

Hüviyetimi gizlemedim bir ömür ve hep öne attım kendimi: kah okulda kah hayatın herhangi bir mecrasında sofistike idi belki de ruhumun sayacına takılı rakamlar misali en çok da matematiğin bende yarattığı coşku ve analitik bir zekaya yönelmek de değil aslında içimde saklı o sarkacın aralıksız da çalışıyordu dur durak bilmeyen ruhu ve hayalleri.

Rakamların verdiği mutluluk ayrı; hayaller ise resmin bir başka boyutu idi ve ben hayal kurdukça içimdeki coşku hız kazandı ve her ne kadar hayallerimi büyütürken elimden gelenin fazlasını da yaparken ve işte evrenin ansızın dileklerimi somut kıldığı idi önüme sürülen ve sunulan çünkü nerede ise her hayalimi gerçek kıldım çocukluğumdan bu yana, yaslandığım tek dağ tek çınar sadece Yaratan oldu.

Hayaller ve rakamlar ve işte sözcüklerin ve duyguların eşleştiği yeni bir hayata yelken açmıştım üniversiteden mezun olduktan sonra hız kesmedi hayallerim ve sözel bir bölüm seçtim bu sefer ve askıya aldım tüm rakamları.

Başarının başarısızlık addedildiği ayrı mevzu çünkü günümüz toplumunda başarı illa ki maddiyat ile eş tutulmakta aslında hep de böyle olmadı mı ve hep de böyle olacak tüketim toplumunda yasak savar gibi bağdaş kurduğum hayallerimden arda kalan pek çok yenilgi ve yanılgı aslında gücümü arttırdı arttırmakta da.

Duygusal yapım ve mantığım bazen baskın çıktığı bazen altta kaldığı lakin her iki bağım da kuvvetli ve ikilemde kalıp kendimle restleştiğim kadar da kendime olan saygımı korumak zorundayım bir o kadar koruyorum bir o kadar da korunurken…

Kodaman gölgeleri saymazsak ve üstüme çöken rehaveti de yazarak giderdiğimi göz önüne alırsam sanırım daha da çok yolum var kendimle el sıkışırken eksik olan bir şeylerin önünü illa ki severek ve yazarak alıyorum.

O tortu içimde biriken bazen bulanıklaşan su bazen kasvetli hava bazen dizlerimin bağının çözüldüğü bazense sonsuzluğu iliklerime kadar yaşadığım ve sözcüklerin de bana cesaret verdiği.

Tükenmez değilim elbet ama tükenmemek adına illa ki türetmeliyim: kâh insan sevgim kâh eksilmeyen coşkum kâh içime esen rüzgâr kâh polenlerle yarıştırdığım kalemim ve de içimin nüktesi iken hayal dünyamdan çıktığım yolda bir yandan da farkında ve de yaşarken gerçekleri gerçekçi olduğum kadar da hayallerim hükmederken doldurduğum boş sayfadan nasıl da mutlu ayrılıyorum kalemin dizginlerini elimden bırakıp da tıpkı…

Tıpkı yaşama sevincim gibi eşlik eden.

Tıpkı insan sevgimin katlandığı ve kanatlandığı…

Tıpkı coşkumu daim kılan Rabbime koştuğum bir güzergâh ve gerçek manada huzurun adı iken yazmanın güncesi ve ruhumun güftesi esen o nazlı rüzgârsa hafiften üşüten ve işte kâinatın bestesi çalıyor kulaklarımda.

Yorgun ve de yanlı değilim büyük ihtimalle lakin yaşama sevincime ket vuran detaylar saklı hayatın genelinde ve ben bir o kadar detaylardan çıkıp da yola, olası bir mutluluğu geneline yayıyorum hayatın…

Israrla sevmek ve vazgeçmemek bu olsa gerek ve yüreğim kanadığı kadar kandığım kim varsa aslında kendimden kendime bir yolculuk iken kalemin merhalesinde ve ruhumun direktiflerin asla süklüm püklüm olmadığım bir hayat hikâyesinde bazen başrolü oynadığım bazense figüranı iken yüreğimin senaryosunda saklanmış bezirgân başı gibi evreni ve İlahi Aşka teftişe çıkıp akabinde huzura ve kendime ulaştığım elbet bezirgânbaşı ta ki beni çağırmaktan vazgeçip kader de kalem de son noktayı koyana değin üç noktalı duygu sarmalında sekerken hiçliğimden sonsuzluğun varlığına d/okunmanın da verdiği enginlik gibi…