İlahi bir renksin adeta kanıma
karışan
Susuz kalmış çöllerin çiçeğisin
Ruhum sıkkın ruhum bıkkın
Kırılgan yüreğimden firar eden kör
kurşun
Fıtratımsın, sağım solum
Yuhalandığım semt pazarında tutulan
nutkum
Balyalarca çiçek dalyalarca ömre
bedelsin
Asi renklerin kırçılı göğün
Metaneti sabır kuşlarının rengindesin
İlahidir benim acılarım
Hengâmede kaybolmuş gönül pınarım
İman gücüm ve asaletim
Bir o kadar yalnızlığım sönen ateşin
közünden
Gözümden sakındığımsın ezelden
Top yekûn firar etti kuşlar
Kurtuluşları göç etmekteydi
Yılların açlığını ve ruhlarındaki
zinciri
Kıran kırana bir illetti mahsur
kaldıkları
Benim gibi iklimsiz
Benim gibi sözsüz sessiz
Giyindiğim susku neydi ki?
Sus payı bir söylemde arzı endam eden
Karanlığın deştiği yüreğimde soluksuz
kalan
Sevgimdi ve metanetim ve asaletim
Hınca hınç dünyanın b/ağlanmış
basireti
Nankördü insanoğlu ve suçlu
Hazandı yüreklerin mevsimi aşkın dahi
geçit vermediği
Yavuz hırsızdı ev sahibini bastıran
Zimmetli sözcüklere benliğim
Defalarca içimde gidip geldiğim
O kurşuni yol ve közünden doğan
ümidim
Tam teşekküllü acıların girdabında
teselli bulduğumdun
Hırpalanmış yerin göğün silik izleri
Bense giz bildim hüviyeti ve inzivada
geçirdim ömrü
Ezelden ebediyete hünkârı idim
acıların
Göğsümü gere gere sevip mücadele
verdiğim
Gardımı almıştım bir kere harmandalı
oynayan sözcüklerin
Basmadan bam teline isyanın
Tövbe ettiğim kadardım belki daha
fazlası
Arşı alaya çıkandı iç sesim
Oysaki nazım niyazım kendime dönük
Mevsimin karanlığında gövdem delik
deşik
Hararetle sevip yazdığım hikâyelerim,
şiirlerim
Masum bir çiçeğin toprağa sevdası
Yalıtılmış varlığımın belki de son
v/edası
İçre dönük yolculuğum ve mühürlü
kalbimin tek rüyası…