Her dai̇m sevgi̇ i̇lla ki̇
Yazgıma teyellediğim kuş uçuşları,
kuş b/akışları sancılı aşkın aknesinde devasa damlalar elbet buyur ettiğim de
değil bilakis kapıyı çalmadan benle beraber doğan bir talih kuşu.
Sözcüklere askıntı olan yüreğim;
yüreğimin de askıntı olduğu Aşiyan yolları aşkı akabinde sökün eden özlem ve
tünediğim kadar türettiğim bilumum duygu ve kelam.
Ötenazi yapsam da mevsime kabul
görmüyor itirazlarım ve soluk pençelerinde tabiatın hüznüme derin çizikler
yağıyor sonrasızlığın makbulünde yetemediğim bir hengâmede başrolü oynuyor
akılsız melekelerim ve kapı dışarı ettiğim mantığıma artık mıntıkamda yer bile
vermezken şiir yağıyor yüreğime aslında ben yağıyorum rüyalarımda dahi şiirler
g/örüyorum ve dalgalarında saçlarımın imgeler yakalıyorum.
Tiz sesi gönlün.
Hüsran nidaları ve pekişen asaleti
aşkın elbet bir gülümsemeye tav olan şirin gökyüzü nasırlı yüzünde dolunayın
aslında en büyük çıkışı yıldızlar yapıyor ve zıpkın yiyen ay ışığı ile
cilveleşiyor yıldız kümeleri.
Mevsimin sevdalı yelinde uykulu
gözlerim.
Özlemeye doyamadığım bir entari adeta
çocuk bedenime en yakışan ne de olsa okula başladığım günün ertesi poz veriyorum
fotoğrafçıya ne de olsa haşmetli bir sevgi bana sunulan ve göbek taşında
çocukluğun adeta hamam sefası nazın niyazın.
Gölgem olmadan geçen yıllarım ne de
olsa gölge edenler yok henüz yanı başımda ve ciddi bir çocuk olmaktan çok
hınzır ve yaramaz mızmızlanmalarıma katlanan tüm sevdiklerim. Hanemiz oldukça
kalabalık sancılı ergenliğime henüz yıllar var derken kapıldığım ilk gençlik
buhranı mutlu bir çocukken ve hala nasıl oluyorsa bedenimdeki değişiklikleri
çok da kafaya takmadan çocuk kimliğimi koruyorum ve kolluyorum yüreğimin kolluk
kuvvetlerini.
Genzinde et olan bir düş gibi.
İçim kıpır kıpır ve sessizce büyüyorum
en çok da sevdiklerimi büyütüyorum hem gözümde hem içimde.
Duyarsız insanların henüz
biçimlenmediği yıllar ve ben doya doya beyan ediyorum insan sevgimi.
Bazen öğretmen kürsüsünü tepesine
çıkıp soprano sesimle haykırdığım insan sevgim ve nidalarım elbet ders zili
çalana kadar kimseler de indiremiyor beni öğretmen kürsüsünden sonra da okul
formamla bir güzel temizliyorum ayak izlerimi ve geride iz bırakmadan tüm
masumiyetimle sırama geçip öğretmenimizin derse girmesini bekliyorum.
İlkelerim mi?
Elbet farkında olmadan edindiğim bir
mertebe ve enformel bir tarz ile içimde kocaman bir ağaç sarıyor köklerini ve
ileride restleşeceğim sevgisiz insanlara vereceğim tepkinin ganimetini
taşıyorum içimde.
Bir içimlik okul günlerim.
Bir içimlik değil ömürlük bildiğim
canım arkadaşlarım gerçi dost kazığı yemenin ne olduğunu dahi duymamışken
dostlarıma kazak hediye ediyorum hele ki yılbaşında sınıfta yaptığımız hediye
çekilişinde illa ki muzip hediyeler düşüyor payıma.
Hercai sefil menekşe tabir ettiğim
bir furya ve kocaman bahçesinde okulumun göğsümü gere gere yürüyorum
sevebilmenin bana kattığı milyonlarca şey elbette hazırlık okuduğum sınıfta
çift dikiş okumanın verdiği yaramazlık ve aymazlıkla en arka sırada oturan o
muzip ve sarışın çocuk, ilk kez aşkın ne olduğu sorusunu sormaya başlıyorum
kendime elbette bir asır zaman sonra ne de olsa sırlar benim müdavimim olduğu
ve olmaya da devam edecek bir istikrarla yürüdüğüm yola eşlik ediyor ve
aralıksız yolunu g/özlüyorum yorgun savaşçının gerçi çocuk benden bihaber ama…
Yıllar katlanıyor.
Zaman daralıyor.
Ve çat kapı: üniversite sınavı.
Bense hep aynıyım sadece kafam daha
karışık ve geceyi gündüze katıp çalışıp da iyi bir yer kazanmayı diliyorum yine
iyi bir devlet üniversitesinde hayatımın yanlış meslek seçimini yapıp da bir
ömür yasını tutacağım.
Zor oluyor ayrılmak okulumdan dile
kolay hayatımın en güzel yedi senesini geçirdiğim ve mezuniyetime günler kala
dünyada yapacağım saçmalıkların ilk listesine ekliyorum bir hayalimi ve nice
hayalim de peşi sıra geliyor.
Benimse asacağım resimler var
yüreğimin duvarlarına.
Hayallerim gibi.
Hayal kırıklıklarım.
Yasını tutacağım yaşayan ölü
dostlarım var arkalarından su dökmeme bile izin verilmezken ve boykot ederken
sevgisizliği ilk fırsatta kendime yürüyorum sonra da dünde kalan mevsimleri
çürütüyorum ve nazenin mizacımla değil mantığımla güzel bir geçiş yapıyorum
hayata elbet hayatı ve insanları tanımadığım nasıl da belli ve safça tüm iş
arkadaşlarıma yaklaşıp onları can dostum belleyip ne var ne yok döküyorum
içimin kırıntılarını ve mobbing denen furya ile sayısız kötü deneyim yaşamaya
mecbur kılınıyorum.
Bazen işimde bana sıkıntı veren bir
ayrıntı.
Bazen işle ilgili bir bilgi
paylaşımında kimse bana bir şeyler anlatmaya yeltenmezken ya da iş yerinin o
sıkıcı atmosferinde ben hala çocuk kalmanın verdiği hatayla halay çekerken
önümdeki dosyalarla ve dişimi tırnağıma takıp gece yarısına kadar gönüllü
olarak mesaiye kaldığım o uzun saat dilimleri…
Mantık revaçta.
Hayaller ön safta.
Bense dünyanın en sevgi dolu insanı
olarak da kariyerime sağlam bir başlangıç yapmanın verdiği garanticilik
duygusuyla umut dolu başarı hikâyelerine atacağım imzaların hayali ile öğrenci kimliğimden
ve dik duruşumdan asla taviz vermezken ve ilk işimden istifa etmeme sebebiyet
veren o saf yanlışım.
Kambiyoda en sevdiğim ve de bölümün
en sessiz kızı ve duyduğum o ki; bir başka bankaya transfer olacak ve onun son
mesaisinde işimde yaşadığım bir sıkıntıyı ve yine takıldığım bir ayrıntı
hakkında onunla dertleşip de canımın sıkıldığını dostane bir paylaşımla dile
getirip de ve arkamı dönüp de işimi yaptıktan sonra tam da masama doğru
ilerlerken kulağıma çalınanlar ve tüm iş arkadaşlarım gülmekten yerlerde…
Elbette konu benim.
Elbette konu benim iyi niyetimin
yerlerde sürünüp böyle bir soruyu ona sormuşken onun alladığı pulladığı şıklar
ve ben bihaber bu ikiyüzlü dünyadan hayatımda aldığım ilk ciddi yenilgi gerçi
işimde başarılı ve mutluyum ama…
Elbet mutluluk addedilen sadece
kendimi kandırdığım ve de yetkililerim benden memnun olsalar bile gün bitmeden
istifa dilekçemi sunup bankanın müdürüne sunduğum…
Sevmekten zarar mı gelirmiş ve de
güvenmekten?
Buna rağmen ben hala insanları
yüreğimle sever ve güvenirken…
Kasa kasa elma belki de çoğu çürük ve
ben elbette masaldaki o prensesim hele ki en kırmızı ve kocaman elmayı tam da
ısıracakken hele ki insanları kendim gibi görüp yüreklerinin parlaklığından
emin bir ömür s/alındığım bu hayal bahçesinde Rabbimin ve koruyucu meleklerimin
beni illa ki kötülüklerden ve kötü insanlardan koruyacağına inanırken elimde
olmadan yüreğime aldığım sayısız insan ve yüreğimi de temiz ve parlak tutmaya
yeminli ve istekli yaşamanın verdiği huzur ve mutlulukla görünen o ki; içimdeki
çılgın küçük kız çocuğu hala dersini almadı hayaletlerden ve başına
gelenlerden…
Lakin sevgiden ve inancımdan ve güven
duygumdan ödün vermezken yüreğimi ve de hayallerimi karşılıksız ödünç verdiğim
bir hoş görü ile yaşamanın bende yarattığı o yaşama coşkusu ve heyecanı
sonlanmazken şimdilerde ek olarak yazmanın verdiği özgürlüğü de hiçbir şeye
değişmem doğrusu elbette sevginin ve umudun ve inancın eşliğinde arada bekleme
yapsam da tam gaz hayallerin kuyruğunun da ucundan tutmazken üstelik bin yaşına
gelsem bile…
Çok çok teşekkür ederim.
Yürekleriniz dert görmesin asla.