Hazansın, sevgili:

Sensin sen muadili sevgi olan

Yankısı duyulmaz kuşların

Yarenimdir gök kubbe

Aşka asılı bir kancada saklı

Muktedir olansa sadece Tanrı

Otağı kurdum ben hayallere

Göğün serenadı sonlanmadan

Bu yürek artık daha da hırpalanmadan…

 

Gelsen ne ki?

Aymazlığında yalnızlığın.

Gelip de gittiğin şu sarkacı kırdığım ellerimle

Ve işte zaman dondu

Aşk dindi

Aşikâr özlemdi seğirten gözlerimi

Sektiğim Arnavut kaldırımı

Bazen saptığım o tali yol

 

Ulemasıyım ben hüznün

Çorak çöllerde saklı bir çiçek

Aşkın da ibaresi

Yana yakıla sevdim de ne oldu?

 

Hüzzamdır günün adı

Hazandır okuduğu martaval yalnızlığın

Hüzündür yek gelen

Muadilim hayal ve düş ve nicesi

Şeşbeş gelen bir zarda

Zarfın içinde saklı o ucu yanık mektuba

Sinen kokun

Simamda saklı göz rengin

Başımın tacı sevgin

Dinmez de bu coşkulu ilhamım

 

Soyut bir rahledir üzerine serildiğim

Aşkın sarmalında güz güneşinde eridiğim

Bir ardıç kuşuyum ya da kırlangıç

Hani başımda dönenen alıcı kuşlar nasıl ki bu aşkın

Hırsızı

Ve son hız sevip yazıyorum

Aşkın asasında gözyaşı

Yaşaran gözlerimden dökülen

Yeşeren bir tümce ki seni sevmenin meali

Yoksun işte asla olmadığın gibi

Neydi peki, o zaman bu sevginin aralıksız dillendiği?

 

Bir düş olduğunu bilemedim

Düşümün kovuğunda kalan bu aşkı da erteleyemedim

Hazansan sus

Hüzünsen ses ver

Özlemim dinsin yeter ki

Mutluluğu hibe ettiğim bir şiir ve nicesi

Hoyrat yüreğinden bana uzanan

Varsın kırık olsun sihirli değneği sözcüklerin

Bense başım dimdik yürür ve severken seni

 

Yarına Allah kerim

Bir nidada soluklandığım kadar nasıl da kaygandır ayağımın

Altındaki zemin

Eğer ki emin olmasaydım seni sevdiğimden

Sen yeter ki bekle bir sonraki şiirimi

Azap kuşlarından son beni istersen

Hüzünde saklı bir yaprağım ben işin aslı

Elbet aşka ve dalına duacı

Allah rızası için sevmenin nesi kötü?

Acı ve hüzün olsa da hikayenin sonu.