
Hayatin sirça köşkü
Bilmez miyim?
Yalnızlığın ufkunda kayda değer
varlıksızlığın kanatlandığı satırlarda düşüp kalkmayı…
Y/anıldığım kadar da arındığım
Saltanatını sürmekse
Afaki bir sevince denk düşen
Nice hece.
Aymazlığın da ta kendisi:
Bir başkaldırış;
Kimi zaman hıçkırığın tezahürü
Yaban ellerde büyüyen umut gibi
Köklerin derinine hücum eden
Yüreğin öz suyu tabana yayılan.
Yıldırım hızıyla geçen zaman
Taş değmesin ayağına yeter ki
insanlığın
Zamanından evvel de göçmesin kimse
Sevdiğim, tanıdığım tanımadığım
Ölümün izi düşmesin asla hayallere.
Çınarıma aşığım:
Anam, babam, atam:
Özlemi seyreden o dokunuşta
Hizaya gelip de susan sefil varlığım.
Nazarımda kıyama duran her duygu
Sezinlediğim kadar da ne getirecekse
Yarınların ufku.
Bir med-cezir;
Kimine göre düş ya da düşüş.
Örselenmenin haddi hesabı yok
Varsın da iteklendiğim duvarın dibini
Boylasın hayallerim ve benliğim:
Düşüp de kalkmayacağımı kim söyledi?
Mevla’m, sevdalı kaftanım
Elbet içimdeki hüzne ve sevgiye
yaraşan.
Hani yüreğimin püskülleri endamı
yitik kimi zaman
Haşmetin izi filan da yok,
birilerinin
Düşündüğü gibi.
Ne giyindiğim mintan
Ne de yerlerde sürünen ölümlü nice
makam
Görüp göreceğimiz de çok şey saklı:
Hem derinde hem yüzün çizgilerinde
Latif hazan iş başında olsa da
Sür git hezeyanda saklı bahara özlem.
Nüvesi yarınların:
Bil mukabil devran
Aşkın atağında İlahi bir huzur
Tepeden tırnağa saran evreni
Hayatın sırça köşkü:
Sarmalında hidayetin
Göğe konuşlu gözün de gönlün de
Sönmeyen feri
Elbet tutuşturan yaş, kuru tüm
yürekleri.
Emeğine yüreğine sağlık Gülüm hocam tebrikler hayırlı akşamlar diliyorum hocam
Çok teşekkür ederim Murat Hocam Hayırlı akşamlar diliyorum