Bir düş’ ün mahkûmuyum ve var olma
telaşım.
Aşkınsa izafi durağıyım yüreğin
duvağında saklandığım yaşımla yasımla yasa bildiğim tasamla ve endamlı bir
meddücezriyim ben sevgimin.
Albenisi duyguların bense çoktan
ispatladım rüştünü hüznün ve yürek tekkem ve aşk teknem.
Azat edilesi bir kuş gibi
çırpındığımsa değil yalan ve üstü örtülü gerçekler ve işte tek tek vakıfım her
birine.
Müdaviyim gecenin günse bölmelerine
saklanmış zihnimin.
Konuşlandığım gök kubbe ve kimse
arayan beni bulamaz asla yeryüzünde: azadesi hayallerimin ve nefsi müdafaam
yoksa nasıl baş ederdim ben zalimle?
Kanıksanmış ne varsa peşindeyim kayıt
açılmamış her ruhun da zabıt memuruyum.
Gözünden anlarım ben seveni
gözlemlediğim kadar gözetirim de sevdiklerimi ve hakkı hukuku üstün tutarım artık
aciz benliğimle nasıl bir savaş veriyorsam.
Gönlümün surlarında serili sırlarım.
Aynanın sırlarına serili sözcüklerim.
Ve kök hücrem ve köküm ve tepemde
dolanan alıcı kuşlar ve işte sökün eden bilinmez neyse bilindik taşkındır
içimde asla da izah edemem bir Allah’ın kuluna bu yüzden günbegün anbean
yaklaşmaktayım İlahi Makama.
Kul hakkı gözetmeyenler var.
Kölesi değilim de kulların.
Küllerimi döktüğüm uzay boşluğu ve
işte fermanım ve işte gözümün feri ve işte neferiyim sevginin ama beyhudedir
benim uğraşım.
Devindi ömür.
Delindi mihrap.
Delişmen rüzgârsa içime içime esti.
İçtimada yürek ve iştigal ettiğim
neyse kendime dair ve sonsuzluk ve ufkun göz kırptığı bense bir sözcüğe
sevdalanıp yüzlercesini doğuruyorum ne zamanki kalemi alsam elime.
Elimden aldıkları bu güne kadar ve
çalınan hayallerim ve yaşama sevincim kıbleme sadık bir yıldızım ben ve
bahçesine sevdalı bir gülüm.
Günüm geçmiyor hüzünsüz.
Eş güdümlü mermiler yağdıkça yağıyor
üstüme bense kaçamıyorum ama kaçırmıyorum da gözlerimi gök kubbeden ve işte
açılan o devasa kapı sadece ve sadece benim gördüğüm ve huzurun ipekten teni ve
beni çağıran sesi…
Ağrılarım diniyor.
Sancağıma sadık olduğum kadar haizim
de yarınlara ve içime doğan elbet güneşin sıcaklığı ile eriyor buzullarım.
Görünmeyen yakası evrenin ve bilindik
ne varsa nasıl da afaki.
Bir renksem coşkulu.
Bir rakımsan ulaşılmaz.
Bir rabıta ise sayıkladığım.
Haşmetli vasıfları var aşkın.
Şüheda dünüme ağıtlar yakmıyorum
artık.
Yarınların sesi gününse nezleli sesi
ve hıçkıran sözcüklerim ansızın diniyor ağlamaları ve hüznüm terk ediyor beni:
bense terk ediyorum ruhuma dar gelen bedenimi.
Reşit kılınmış acılar ve birileri
çekiştirirken yakamdan bir de yakamdan düşmeyenler…
Düşmez kalkmaz bir Allah.
Huzurundayım artık İlahi Adaletin ve
mazlum yüreğimle yetim varlığımla dolunayla göz göze geliyorum nasıl da
kamaşıyor gözlerim ve tahayyül edilmesinin dahi imkânsız olduğu bir boyuta
geçiyorum ve sonlanıyor acılarım.
Şahlanan duygularım hız kesmiyor
benimse ayaklarım yerden kesiliyor ve umudun bileşkesi iken sevgimle inancımla
bir arada olan ve heceler sökün ediyor nur yağıyor başıma.
Ufkun bitimi.
Acıların sonlandığı.
Vücudumdan ayrı vücudumla beraber ve
vücut bulan tüm dileklerim ve asırlar geçiyor adeta üstünden ve üstümden
bulutlar geçiyor infilak eden yeryüzü bense nefesim kesilmiş güvencesindeyim
rahmetin.
Kızıl kuşağın yıldızıyım.
Kan dolu değil gözlerim bilakis
inanılmaz parlak ve devasa da açmışken göz bebeklerimi uğruna harcadığı neyse
bir bir peyda oluyor ve yolum öylesine aydınlık ve berrak ki…
Radarım ve rotam ve rutinim sadece
inanç.
Hüznüm ve kesif sessizliği evrenin
sonlanmışken.
İçimden taşan bir nehir.
İman gücümden sarkan görünmez el ve
işte beni kavradığı kadar ben de kavramaya çalışıyorum olup biteni ve elimde
mezura artık almıyorum boyumun ölçüsünü.
Ulaşılmazın ringindeyim.
Uzuvlarım emsalsiz.
Uzandığım gök kubbe adeta pamuktan
eklemlerim ve umurumda değil dünde kalan her neyse her kimse.
Açmazı bitmişken sanrıların
sancıların.
Ayağımın altından kayan zeminse artık
uzağımda bense bana kavuşmuşken ve küçük bir çocuk gibi ş/akıyorum sonsuzluğun
nezdinde elimden dökülen tespih taneleri ve kutsal kitabım başucumda.
Y/andığım kadar mutlu ve huzurluyum.
Ucu yanık değil artık yüreğimin ve
içinden kavimler geçiyor.
Dünde kalan geçimsiz ruhumsa
enginliğin rahmetini içiyor aralıksız.
Yalnızlığımla baş koyduğum umudun
yolu ve yalnızlığımın ansızın sönüverdiği ve ruhumun ferinde kayan yıldızlar o
kadar yakınımdaki hatta elimi uzatsam dokunacak gibiyken…
Bir rüya olmasa gerek olup biten.
Bir rüya olsa bile ömrümün sonuna
kadar hep perde açacak hayallerimin nezdinde.
Sonsuzluğu dilerken ve sonsuzluğu
yaşarken ve hayal gücümde yaşadığım cenneti sunuyorum yeryüzüne ve yerin dibine
geçmişken biliyorum da artık vazgeçilmezliğini güzelliklerin ve aklımın
rıhtımında saklı kayıklar gibi ya da gökten dökülen kar taneleri gibi
duyguların rahmet gibi inerken yüreğime birbirine değmediği ve asla da can
yakmadığı elbet inancın gücünde saklı her şey ben de ve elimde olan olmayan ne
varsa biliyorum da Rabbimin bir gün gerçek kılacağını ve ben nasıl nasıl koşmam
sonsuzluk beni uzaklardan çağırırken asla da düşmem tuzağına dünyanın ve işte
sönmeyen feri yüreğimin ve hayallerimin ve dualarımın…
Hayali bile güzel hem de nasıl yoksa
nasıl dayanırdım ben?
Mutlu bayramlar sevgili dostlarım