Afallamış bir şiirin penceresiyim
belki menkıbesi öfkesinin sisli duvağında gecenin, taziyelerimi sunduğum ilk
gençliğim.
Sözcükler kumandam.
İçimde ne çok yeis.
Aşkı kundaklayan lafügüzaf
Seyrelip de sarkacı ömrüm
Lal satırlarda geviş getiren çatlak üç
beş nida.
Boykot ediyorum mevsimi
Belki de Aralığın ilk gecesi:
Hani aydınlık;
Hani masmavi gökyüzü
Şiirlerle bezeli sessizliğin közü.
Sandukamda beyitler
Hırpani gölgeme atıfta bulunan sair
izlek
Gök gözlü annemin billur sesi
Yüreğimde ne çok sarkıt
Seması edamın
Kaydığım kadar zeminde
Kendimle bir barışık bir dargın.
Müsebbibi aşkın, o kor yalnızlık
Dizginleyip de kayıp neşeyi
Bir buluta konduğum apaçık.
Dillenen küskünlüğüm:
Mevsimin feri
Şiirinse teri
Kıstırıldığım o izbe:
Teninde aşk, yıldızın;
Tininde şehla düşlerim
Kopup geldiğim alın yazım:
Matemin ta kendisi içine gizlendiğim
şiirlerim.
Sözcükler kopuk;
Rüzgâr dalgın belki ihtiraslı;
Kefenimde kardığım mazim;
Sefil benliğim son dirayetim:
Kandığım her lenduha gölgenin titrek
silueti
Sarnıcında hep mi hüzün saklı günün?
Ötelendiğim her terennüm
Oysaki sevdalı bir semazenim.
Göğün mıntıkası…
Sararan yıldızların son tasası:
Elbette güneşin ilmi, sevinci ve
layık gördüğü
Her aydınlıkta
Sınandığım nasıl ki belli:
Şimdi uzandığım bir metanette
Rabbine âşık sefaletle kardığım illet
tesellilerim.
Hatmedip ömrü
Hamt edip dünü, günü, tüm
bahşedileni:
Aydınlandığıma dairdir şiirlerim
Tefe konan yüreğime de son ikazım:
Ben ki âşık olacak son insandım.
Latife yaptım, azizim:
Minnet etmediğim nasıl ki aşikâr
Kıyama durduğum her sanrıda
Kınandığıma dair elbette uçuşan her
gölge:
Konduğum şunca dal;
Esefle serildiğim bunca da acı:
Meylettiğim ne hurafe ne de lanet
Endamlı bir düşün kozasında
Seferisiyim de azmin.
Sevdiğim kadar yüreğimle kefil her
günüme:
Günsüz geçen gecede bile teselli
yüklü
Soylu bir mavi
İçimde kıydığım nice hece
Harfler kadar da sağdığım tüm
sevdiklerime.