Terk edilmiş düşlerden ördüm bu
şiiri, nazenin müridiydim madem sevginin ve düştüm yola başım düşmeden yana
tamamlamalıydım yolculuğumu…
Günler unutkan.
Sözcükler asil bazen durağan.
Gökteki b/eşiğim içimde binlerce
vaveyla ve hasret.
Hasat zamanı gelmedi henüz ömrün ve
aralıksız ekin yapıyorum:
Şiir gibi masal gibi, bir eklenti
benimki yaşadığım hayata.
Hataya düştüğümün ertesi yeni bir
hatanın basamaklarını tırmanıyorum ne de olsa insanlara duyduğum sevgi ve güven
hız kesmedi.
Bazen tükeniyorum.
Bazen türetiyorum: misal mi?
Bir şiiri kıblem bildiğim, bir hikâyeyi
öznem ve yazarak büyüyen bir dünya benimki üstelik dünden beri yakamdan
düşmeyen engin hayal gücüm.
Fıtratı şaşkın günün geceyle izdivacı
henüz gerçekleşmedi bense nikâh şahidiyim evrenin ve de sağdıcı aşkın ve soldan
sağa saydığım bazen solumun yandığı bazen solduğum bazense…
Ah, itiraf edemem ben bu aşkı imla
hatası bildim üstelik aşkı bir ömür sandım ki sandım ki:
Aş erdiğimdi aşk.
Lafügüzaf.
Aşikâr aşk ile baktım dünyaya.
Yanıldım ve de:
Oh, ne ala.
Yetmedi lakin bilemedim de aşkın bir
yitim olduğunu ve işte kayıplardan elde ettim ben en büyük kazanımı.
Devasa bir fanustu madem içinde
yaşadığım, ne malum içimde yaşatmadığım?
Yaslı ve yaşlı inkârı yeryüzünün
bense kanatlarıma her diktiğimde şiiri.
Lütfedendi Rabbim rükû ettiğim her
an.
Nazenindi kalemim bazen kalender
meşrebi ömrün bazen kalaylandığım bazen kaykıldığım bazen…
Yok işte izahı yokluğun ve hiçliğimi
tescilledi evren ne zamanki insanlar varlığımın farkına varacak…
Ümidim kalmasa da farazi bir mutluluk
addedilen olup biten.
Un ufak edilmiş kayalar.
Ulu orta yaşanan aşklar.
Kıyısından döndüğüm kim bilir kaçıncı
felaketti Hızır’ın yetiştiği bazen tarih verdiğim Kara Melek ki; o bile artık
kale almıyor beni bense günbegün kaleme alıyorum içimden geçenleri hele ki o
dış ses yok mu: nasıl da baskın ve illa ki imha ediyorum karanlığı ve
gürültüyü.
Soytarı bir düş’ tün nasıl ki
sözcüklerin bekasında saklıydı aşk ve hatırşinas duygular…
Ah, tükenmezin meali tükettiğim
binlerce cümle ve şiir.
Bir turkuaz idi içimde saklı matem
bazense martaval okuyan iblis ve müritleri.
Sayacı kırık artık düzenin ve seyyah
gölgeler el mi verir insana?
Ve insan olmanın meali tükettiğim
nefes türettiğim nice his ve işte yüreğin endamlı yolculuğu göğe kanat açan bir
buluttan da ak aşkın endamında çelişen duygular ve özlemin derdest kimliği.
Çok oldu buralardan geçmediğim.
Çok oldu insanların burnundan
soluduğu.
Tutuklu nutkum bir avazda erteledi
ölümü belki de alametifarikasıydım sırların ve sözcüklerin ve taban tepinen
rüzgâr aşkla ortak dili tutturmuşken…