
Gözden düşen bi̇r yaprak mi̇sali̇
Bir yitimdi aşk en çok yetim kalmaya
mahkûm edilmiş gel gör ki acıların da yüreği ihya ettiği devasa bir ateş
çemberi ve köpük köpük bulaşırken hüznün sağdıcı bir özleme de paye vermekti
mademki addedilen…
Kilimler serdiğimiz iklimin etekleri
nasıl da nasıl da tutuştu pervasız ve eziyetler meziyete dönüşen en çok
severken yaşıyordu insan ve sevgisizliğin mahlûkatı zaaflarla döşedik
cehennemin yolunu en çok da cennete öykündüğümüz bir rüyayı hayat belledik ne
de olsa s/onsuzluktu aşkın taşkın mecrası ve dokunmaksa o izafi iklime ne
gördük ne gördük bunca zaman ve öykündüğümüz hiçlikte saklıydı maruzatı yüreğin
ve titreten iç sesi ile sevdik de sevdik aşkı layığıyla sırtlanmaktı mademki
bahşedilen…
Özlediğim bir ritim belki de boşluğa
düştüğüm her gün vakti uleması hüznün kaybolan da bir zaman iken aşkın erbabı.
Sökün eden gecede buldum kendimi
Yitimlerin telaşına yenik düştüm
Hali hazırda sevebiliyor olmanın da
mağduru iken
İçimdeki iklimde saklı
Ah, kendime ve aşka ettiğim sitem
Gel gör ki aşk körü idi insanlar
Renklerdi solan en çok da beyazı
çalan
Gök mavisi gözlerinde ufkun
Aşka açtığım kanatların
Çırpışan yürek sesinde kanadığım
kadar
Müsaittim dert yüklenmeye.
Bir yük değildi aşk
Bir mülk ise asla değil
Tembihliydim üstelik büyüklerimden
Aşkın saltanatını sürdüğü şu
gezegende saklıydı
Bitimsiz inanç ve saygı
En muteber duyguyu kollayan ve
kodlayan gözyaşı
Naif bir rüzgârla sevişen
Kopuk yaprağımda koruduğum İlahi bir
meltem
Gönül kapımsa ardına kadar açık
Semazen yüreğim tavaf ettiği kadar…
Kantarı yoktu işte özlemin
En çok da hırpani düşlerin kırbacına
tanıklığı mevsimin
Nisan gibiydim pembe
Nişanıydı ömrün elbet en yüksek
mertebe
Aşk ile tokalaşan ruhun en fevri sesi
ile
Söküldü dikişleri yüreğimin
Sökün eden aşka karşı gelemediğim
Lakin layığıyla ve sessizce
sevmeliydim.
Rengi olmayan bir düş’tüm
Bir düştüm ki aşka
Kayıp rotasında gizemin
Tahayyül edebileceğimden de öte
Önsezilerimle irkilen mevsime
Kanat takıp da yüreğime
Fora, dediğim küpeştesi üzünçlerin
Her halükarda ıssızdım ve sancılı
Gel gör ki bir sanrı değildi aşk
Ta ki; aşk olsun diyen evrene
Son kez el sallarken
Gecenin ipek teninde kayan bir
yıldızım
Belki de gözden düşen bir yaprak
misali
Hüzün ve özlem olsa da aşkın meali…
Çok teşekkür ederim