İnceldiği yerden kopamıyor insan: hali hazırda pamuk ipliği ile b/ağlanmışken hayata ve derin bir boşluğa salıyor iç sesini: devasa bir bulutta saklı insanın nefesi hatta sesi.

Sözcüklerse dumanı ruhun, kat izinde saklı acılar açtıkça büyüyen yaralar.

Kopacak kıyamet öncesi defalarca düşüyor yere beti benzi atmış iklim dahi yüz vermiyor aslında mevsim de kibirli sessizlikte saklı iken huzur derken büyüyen bir sessizlik ve mümkün değil inşası mutlu bir coğrafyanın.

Genzi yanarken kalemin üç beş sözcük boşalıyor içinden bazen havada asılı kalan bazense insanın yerin dibine geçtiği.

Hüzün ayrı esiyor yüreğe umut dansa kaldırıyor sonra ruhu ve Nuh’un gemisinde saklı sırlarla yol alıyor şair.

Eş güdümlü mermi gibi kimi imge.

Hazzın doruğunda filan da değil asla insan: sevdikçe içi kıyılıyor daha çok sevdikçe bu sefer insanlar size kıyıyor.

Kıyama durulası bir servetken iman gücü ve işte imdada yetişiyor Yaratan düştüğünüz her müşkülde sevdikleriniz dahi meşgule verirken sevgiyi üstelik şüphe etmediğiniz kim varsa ve o kısır döngüde takılmış yüreğiniz ile feraha çıkmanın yolunu arıyorsunuz.

Geniş mezhepli kimi insan ve baktıkları o dar pencere.

Geniş yüreğinize koca kâinatı sığdırmanız mümkün olduğu kadar koca dünya bir tek sizi almaya yeltenmiyor içine.

İçerlediğimiz kadar içerken hüzün denen şerbeti ve şaibeli gölgeler hüzne hüzün ekleyen…

Dar koridorlara geçerken ömür artık günde kaç defa volta atıyorsanız bir çıkış kapısı da yokken ayakta kalmanın hiç de kolay olmadığı o boşluktan uzatıyorsunuz elinizi en tepeye.

En tepede saklı İlahi Makam.

Makamı olmayan şarkıların dahi sustuğu bir sessizlik.

Ayan beyan kırıklarından yüreğin ördüğünüz satırlar.

Kalemin işi gücü yok da mı her gün kelama bir selam ekliyor akabinde karşılık bulan selamın varlığı nasıl da kıymete biniyor boşluğa düşmüşken yaşarken.

Nefesi tutulu beklemede kalem.

Kaynakçası elbet duygular bazen mantıkla restleşen.

Gri bulutlar efkârın dumanına eşlik ediyor.

Bol keseden sevdiğiniz kim ise.

Manidar olansa yalnızlığın ayyuka çıktığı.

Yana yakıla yaşamak da değil üstelik sadece kaderin sunumunu kabullenmek kederi dahi benimsemeyi onaylamışken…

Hüzünlü kalbin sağdıcı kalem ve tek şahidi Yaratan ayak izinde gizin buzullara denk gelen acılar oysaki görünen sadece ufacık kısmı o buz dağının.

Sözcüklerin hikmeti ve kaderin kudreti.

Yalnızlığın da hutbesi iken şiirler ve defansı yaşamın bazen diskalifiye edildiğiniz ve dipsiz bir kuyuda sürüklenmek en çok da dibi görüp çıkacak bir delik ararken ve ihtimamla sevip de yazarken bir virgül bile çok anlam ifade edebilirken.

Üç noktalı hüzün.

Bazen ünlem işaretinde etrafı taradığınız.

Soru işaretinin de sırdaşı iken kâinat.

Yürek tutulmasında yüzünüzü kızartan bir suç işlememiş olsanız bile kimse yüzünü dahi kızartmadan size yüklenmeyi görev bilmişken.

Metruk hecelerden uzanan bir yol adeta yaşamın efkârında saklı nidalar ve salkım saçak salınan duygular.

Gönül tezgâhında unutulmuş hayaller ve anılar.

Sahip çıkılması gereken bir sevginin de tek tanığı iken kalemin dipçiği ile bir cümleye daha can verirken ve sizin de canınızdan can giderken.

Yaşam kılavuzunda saklı örneklemler ve değerler sayesinde kendinizi yeniden bulmanın verdiği huzur ve mutluluk ile pek çok şeyi de aşmış olmanızın mümkün olduğu saklı iken Allah katında.