Lügati derinlemesine ihlal eden bir yangın bu…

Belki de ruhun uçuştuğu

Buğulu bir yalnızlık

Kabrin sedef hikmetine binaen

Aşkı ifa eden bir hüküm

Yerde kalmadı da şunca hüzün

Yüzüme gözüme bulaştı adeta

Kaykıldığım eksende

Mavi düşler heba oldu, azizim.

 

Göğün kompartımanlarında canhıraş bir telaş

Kavisli yüreğin de mermer mezar başlığı

Hem bunca şiir sığmaz da kabrimdeki sefalete.

Kaç öğündü sırtlandığım

Öğrendiğim kadar yaftalandığım

Aşkın devasa hürmeti

Gök gözlü bir serzeniş

Sadece aşka ve Rabbime taptığım.

 

Mavi bir kuşsam eğer

Boş boğaz imgelerin nezdinde

Kara kuru bir seda

Bir katıksız acı ki düşman başına.

Ölü eti yiyen açgözlü zalim

Bir selamı esirgediler günbegün

Yetmedi ayyuka çıktı yalnızlık

Nur yüzlü doğasında saklı evrenin

Bunca vukuat

Akla zarar ki nasıl da devasa bir hikmet

Zılgıt yiyen bir gölgeden öte

Varlığıma dolan hezeyan

Tabiri caizse doğduğum günde saklı meram.

 

Elbet gerisin geri kaçmak rahmine evrenin

Doğmak ne kelime?

Doğarken hüzün ve gece

Kabir azabı yatıya kaldı matemimle

Tek sığındığım sendin belki de

Katıksız hasretin

Yangın yeri cüreti

Toplayıp da tası tarağı

Göç mevsimine de ne kaldı şunun şurasında?

Hurra, sefil kalemim…

Ah, bitmedi gitti de matemim

Yanmak ne kelime

Yangından büyüktür benim hüsranım.