Sığındığım bir cüretsin.
Cüssemse kıpırtısız ve temassız.
Şaklaban söylemler saklı satır
aralarında insanların söyleyemediklerinin: bense gözlerinden okuyorum
içlerinden geçen alt yazıyı ne sitemkârım ne de sirenlerimi çalıştırıyorum.
Varacağım bir ülke yok ölümden başka.
Vardığımsa bir kehanet mutluluğa ve
aşkın izafi sarsıntısında artık sarsılmıyorum ve seni uzaktan bile sevmiyorum.
İçimdeki yarım adalar mı?
Yoksa Yassıada’ya mahkûm mu
edilmeliydim fi tarihinde?
Fil hafızalı insanlar.
Karıncaları ezen ayakları.
Karnımsa inanılmaz aç.
Göğün çatallı sesi beni çağırıyor
bense içine düştüğüm kuyuda bir ölümle yüzleşip de seçtiğim yarı ölü bir
hayatı…
Demlenmiş mi sence satırlarım?
Yoksa dert yanmadığımdan mıdır sana
açık veriyorum artık?
Açık açık seni sevdiğimi söylesem de
biliyorum ki diğer cesur söylemlerdir senin nazarında önem arz eden.
O kadar cesur değilim.
Cahil cesareti hemcinslerimin.
Cahil olduklarını iddia eden ben
değilim sadece onlar bir bir ifşa ediyorlar: nefsine tapınan o kadınlar ve aşkı
rezil eden.
Ne kadınlık gururu ne de genç kız
gururu.
Hangi iklimsem sana dönüktü yüzüm
senelerdir.
Sonra baş verdi bu sevda.
Sonra neşretti sözcüklerim.
Gelsin şiirler gelsin hikâyeler.
Ayan beyan diyemediklerimi başkaları
söyledi bense seni içimde büyüttüm.
Kordandı mahzenim.
Kördü gözlerim.
Bir koz muydu yoksa sana
diyemediklerim?
Bir kereliğine mi görmüştüm seni?
Kozamdan tam da firar edecektim ki.
Asildir ruhum.
Asilzadedir soyum iyi de bundan sana
mı ne?
Hoyrat rüzgârlara kapılmışken bu
yürek ve tüm zararım da sadece kendime.
Kilitli ne çok çekmece senden önce.
Ya, şimdi?
Binlerce dize yüzlerce şiir onlarca
hikâye.
Ondalık sayıdan sıfıra terfi ettim
sonra boşluğa düştüm ve hoşluk bildim aşkı ve kolluk kuvvetlerine sitem ettim:
‘’Gelin de zincirleyin yüreğimi.’’
Tanrı izin vermedi.
Ve ben yol aldım sende.
Yoldan çıkacaktım ki devreye
başkaları girdi.
Benzemem mümkün değil birilerine.
Öykündüğüm bir Allah’ın kulu da
olmamışken hayatımda.
Sadece on sene evvelime öykünüyorum
ve bitmeyen coşkuma ve uyumadan geçen yıllarım ve yıllandığım okul koridorları.
Dün gece düşümde ne mi gördüm?
Seni değil.
Bir öğrencimle hasbıhal ederken nasıl
da mutluydum en azından Tanrı bana bu mutluluğu bahşediyor varsın yarı ölü
olayım en derinine nüfuz etmişken uykunun sonra küçük kıyamet koptu ben bu
rüyayı görürken ve kuyunun dibinden ansızın yüzeyine sürüklendim gaipten gelen
ses ile aslında tam da yanı başımdan gelen bir gürültü: ruh hastası komşunun
inadı ve nefreti ile nerede ise duvarları yıktığı.
Kuyunun dibinde nasıl da mutluydum
oysa.
Sensizlik belki de beni bu denli
karamsar yapan ve tutuşan eteklerim ve tutuşan yaprakları defterimin bense bir
tutkal gibi bu sefil hayata yapışmışken ve beynamaz insanlar sülük gibi
yakamdan düşmezken.
Karanlığa esir her biri.
Bense en çok karanlıkta saklı ve
mutluyum çünkü içimdeki sönmek bilmeyen coşku karanlığı delmeme vesile.
Hırpani yüreğim.
Mizacım.
Miladım.
Dolmuşken miadı bu sefil aşkın.
Yüreğin körfezinde saklı hadisler.
Aşkın saltanatı ise sona erdi.
Başka insanlar göç etti kalbine başka
başka yüreklerle buluştun sen ve ben sadece bir kere onlara benzemeye çalıştım
ve yüzüme gözüme bulaştı onların bu vıcık vıcık sevgisi: sevgi addedilen ama
sevgisizlikleri ile asılı oldukları hayatta her şeye de sahip iken onlar.
Benim sahip olduğumsa sadece
imkânsızlık ve çaresizlik.
Ne kuyudan su çekiyorum.
Ne de kuruntu olup bitenler.
Senin de bildiğin ve gördüğün ama
bana kızdığın.
Hüznümle hasbıhal etmişken bunca sene
gelip de nifak sokmuşlarken onlar hayatla arama ve işte mabedimde dahi taciz
edildiğim ve sıra dışı bu psikolojik taciz ile kendimden ve hayallerimden
olmuşken.
Limon gibi sıkılmışken beynimdeki tüm
nöronlar ve atıl kapasitedeki belleğimi bile kullanıma sunduğum.
Ah…
Duygular ve beyin bir arada
barınmıyor bu yüzden susturmadım mı iç sesimi sırf beynimden randıman almak
adına?
Zihnim süper.
Zehir gibiyim.
Ama o kadar çökkün ve isteksizim de
yaşamaya ve ben artık sevmekten çok yoruldum karşılığında canımın daha da
yandığı ve yok sayıldığı yetmezmiş gibi…
Bir ömür de kendimi yok saymışken ve
en çok hatta sadece kendimden sıkılmışken.
Kibirsiz iç sesimle.
Ziyansız aşkımla.
Ziyadesiyle mutlu olduğum bu tek
kişilik yolcuğumda uğradığım bir limandın sen ve sığındığım şimdilerde alabora
olmuş yüreğimle ve ruhumla inzivaya çekilmişken eksik de etmem seni dualarımdan
ben eksik olsam ne ki birilerinin hayatında…
Karanlığı mimleyen iç sesimle…
Sırtımdaki hüzün hırkam ve
yüreğimdeki gedik ile…
Sonlanmış bir masalın ardından yeni
masallarımı yazmaktır tek isteğim Tanrıdan en azından kalemimle olan
birlikteliğimde artık kimse de gölge etsin istemediğim ki…
O gölgeler yine olacaktır ve bu
gölgelerdir beni ayakta tutan.
Sevgisiz bir dünyanın müdaviyim ben
çünkü sevgi enjekte edildi bir ker benliğime.
Hala seven insanlar varken beni ve
ben kendimi sevmek için yine kendimle cebelleşirken…
Beni sevdiğini söyleyen…
Sevgisiz dünyadan böyle bir talebim
yok artık yeter ki Yaratan çekmesin elini benden.
Yolun açık olsun.
Harika duygularla yazılmış yürek sesinizi gönülden tebrik ediyorum.
En içten selam ve saygılarımla.
Üstadım değerli hocam çok çok sağ olun
Selam ve saygılarımla...
Var olun