Geceni̇n ön sözü
Düşlerin tarhında maviden bir liman:
hayata demir atan yürek iklimi bazen yerle yeksan bazen en tepesinde göğün,
kucaklaşmakla iştigal bir çeper içine konduğum belki de uydurduğum öykülerden
arda kalan sözüm ona yazdığım alın yazım elbet kaynakçam kader.
Bir bulutsam öfkeli.
Bir rozetsem ışıl ışıl gözleri.
Bir rütbe olsa gerek insanlığın
hikmeti ve delişmen coğrafyalarda kazan kaldıran sözcüklerden oluşan bir tabur
dolusu asker içimde rap rap yürüyen.
Sihri evrenin sökün eden gecenin
teninde saklı gizem gözlerimle üstünü örttüğüm hüzün kaybolmaya dair mehtap
şimdi sadık olduğum kadar Yaratana, kaderin kurduğu nice tuzak içine düşülesi
uzağımda kalan günün ışıkları görücü geldiğim şiire zimmetli yüreğim adeta
kolluk kuvvetleri gibi sarıp sarmalayan imgelerin güdümünde baş koyduğum devasa
bir iklim.
Şimdim.
Sonram.
Öncesizliğimde saklı feri bilinmezin.
Kayıt altına alınası binlerce duygu
karambole gitse bile ömür.
Sabıka kaydım beyaz yüzümde saklı
nice niyaz
Öznem şiir yüklemim hikâye derli
toplu yalnızlığım bazense gözümden düşen her damla hitap eden yalnızlığıma
koyudan esvabım koyultan adeta saydığım şafağın titri…
Düşlerimi tahliye ettim. Mevsimsel
bir bombardımana denk düştüğüm belli ki uçuşan polenlerdir bana baharın
geldiğini hissettiren ve gocunmadım hapşırmaktan ve kaşınmaktan elbet en
sevdiğim alerjim şükür çilek yiyebiliyordum doya doya en azından ucuzladığında.
Ucuz olan her şey teşhir edilmekte.
Posta koyan sevgili gibi sevgilisini
kurşunlayan o şehir eşkıyası oysaki mahkeme günü geldiğinde en şık takımı ve kravatı
ile arzı endam edecek.
Oldum olası sevemedim arz-talep
ilişkisini oysaki hep yüz alırdım iktisat dersinden ve ben boyum uzayacak diye
beklerken sadece bir diploma daha eklendi şanlı tarihime.
Gel-geç notlardan da haz etmedim. Not
alacaksan uçacaksın en yüksekten sonra da o çan eğrisine müdahil olacaksın.
Hayat bazen müshil ilacı gibi ya da
bol bol gaz yapan ve insanlar var beni gaza getiren elbet bilmiyorlar asla
motorinin ne kadar zamanda ne kadar pahalandığını bu yüzden bol bol su içiyorum
en azından deniyorum elbet içimdeki su küresi ile içinde yaşadığım yerküre
birbirine benzemiyor ve aralıksız konfeti yağdırıyorum başımın üstünden.
Sözcükler var gıcık yapan.
İmgeler var bol bol akışkan.
Bir de yağan sağanak ne zamanki efkârlansam
gök de eşlik ediyor bana ve elbet yalan söyledim sonuçta ne ermişim ne derviş
ama dergâhımda saklı çok şey olduğunu da söylemeliyim en azından bol bol hayal
kurabildiğim bir dünya benimki bir o kadar bu dünyanın da vatandaşı olmadığım
sanırım aya yolculukta bir en evvel rezervasyon yaptırmalıyım ki yer çekiminden
arınayım belki de bilmem kaç çeki odun yakmanın da vakti gelmiştir Nisanda hala
insan üşüyebilirken ve işte deforme olmuş mevsime çemkirip duruyorum.
Gözümü alamıyorum bazen gök kubbeden.
Bazense gözümden düşenlerden bir ordu
derlediğim. Göz pınarlarımda saklı anılar dünde kalan beni ise güne mıhlayan.
Kuru çeşmelerde su sırası bekleyen al yazmalı o köylü kıza inanılmaz özeniyorum
misal ve aralıksız gidip geliyorum musluğun başına ve her tıs dediğinde kendimi
uzak bir köyde tahayyül ediyorum ne de olsa tüm uzak köylerdir benim köyüm
benim memleketim.
Başımdan savdığım sıkıcı bir günün
ardından henüz devreye sokamadım duygularımı. Devriye gezen polise özendim
belki de ve her an tutuklayabilirim saçma bir sözcüğü en azından zincirlerim
sayfaya ve etrafında devasa bir daire çizerim içimde saklı hangi duygu ise
onları da bir bir eklerim.
Bir öz veri ile yaşıyorum bir de
geceye ön söz ekliyorum çünkü üzerinde baskı kuramadığım gün hızlıca
uzaklaşırken apışıp kalıyorum işte gecenin tezgâhında ve göğü kaplayan mehtaba
aldanıyorum bazen Yıldız titrimle elbet ezelden aşığım ben dolunaya bazense
dolmayan yüreğim ya da ne var ne yok tek tek firar eden içimden ve işte
içtimada geçen bir günün ardından hayat ile arama kimse nifak sokan ve de
aralıksız tefe konduğum ve tüm tefeci zihniyetlere püskürttüğüm öfkem.
Gece bitmeden rezerve etmeliyim en
sağlam koltuğu ki uyandığımda kurulayım usulca ve günü sağlam karşılayayım
elbet sağlama almalı insan arkasını belki de ilkokulda sağlamasını yaptığım her
işlem gibi titizlikle not düşmeliyim altına hele ki insan artı ve eksi
sonsuzlukta gidip gelmeyi bir halt sanırken.
Ne vardı ki?
Sabit bir katsayı iken ne vardı
değişken bir bilinmez olmaya sanırım analitik düşünmenin bir sonucu varsa yoksa
kaç bilinmez varsa bir o kadar da denklem kurmam gerekirken bense sadece dengi
kurdum yoksa ne mümkün başımı yaslayıp da uyumak?