
Eyvallah eki̇m
Eylül’ü yeni uğurladım ve o kısacık
zaman dilimine yerleşen benliğimi de yeni kurtardım esaretine laf edemediğim
nüktedan aşk’ın da satır aralarına sığdıramadığımı şimdi Rabbime yolluyorum ve
muhatabım olacak yeni bir ay’ın da çok başındayım.
Keşke hayatın da başında olabilseydim
ya da başımda olsaydı varlığın yine de yüreğime aldığım bir avuç rüzgârı da
asla salamıyorum ve rüzgârın deminde derleyip topluyorum duygularımı sonrası
mı?
Yalın bir seyri yok ki hani duygularımın
aslında sahip olduğum hiçbir şeyin de makul bir açıklaması yok ve seyyah
deyişler şifahen hükmediyorlar hürriyet addedilen kimliğimin bir iz düşümü mü
de ben hala hakkaniyet hikâyelerine paye veriyorum.
Dünyanın adil olduğunu kim söylediyse
ya da aşkın bu kadar eziciliğine karşı duramadığım gibi s/alındığım o merdiven
boşluğu ve içimdeki asansör aynı katta asılı kalmakta direniyor.
Direncim belki de dirençsizliğim.
Şimdi meyvesini topluyor olacaktım
sabrımın ve asla da içerlemeyecektim ne süre gelen bunca kumpasa ne de sür git
asılı kalacağım aşk denen salıncakta ben iklimsiz yüreğime illa ki baharın
coşkusunu salacaktım.
Mevsimsizim ben hem de katıksız
safiyet yüklü ve hala adlandırmadıklarımı soruyorum senden bir yanıt
b/eklemediğim de gün gibi aşikâr ve İstanbul’un kaybolduğum sokaklarında bir
semt adı bile olmaktan acizim aslında nazlı büyüdüğüm kadar da nazlandığım
belki de ucu açık gaipten gelen bir soru.
Harmanlanan gün ışığı zaman aşımına
asla uğramayan bir hüküm ve devasa kehanetlerin miadı dolup da yansız bir hikâye
anlatıcısı olmak adına sanırım uçuşan kanatlarımda saflığıma riayet eden
kalem’in de dolduruşa ile açıyorum işte içimi sana ilk sırada uğurlandığım
yeryüzünden hala da istirham ederken kabul görmüşlüğümü neden sorguluyor bunca
insan, diye.
Sert bir kayaya çarpmanın verdiği o
sersemlik oysaki sevginin dokunuşu nasıl da nüktedan ve nazik diye bilinirdi
elbette yirminci yüzyılın saklı müdavimlerinden biri olarak hala pembeleşen
yanaklarına ithaf ediyorum hayatımı elbette göğün teninde dolaşan karıncalar
gibi ve karınca kararınca sevmekten bitap düşüp güçlü bir akıma kapıldığım
nasıl da aşikar.
Gün yüzlü kadınlar ve adamlar nerede
sahi?
Nerede sahiplendiğimiz gerçekler ve
az sonra sonlanacak bir yazı’ya bunca emek verip de bir ömür emek verdiğim
insanların nasıl ihanetine uğradımsa ve işte kendime duyduğum kızgınlık ve öfke
çünkü aciz bir kul olmanın haricinde tek yapabildiğimle iştigalim.
Anlamsızlığa rest çeksem de hala
anlam olma ve anlam bulma kaygısıyla yanlış anlaşılmanın ne gibi bir zararı
var, diyenlere de son ikazım… desem de inanma hani çünkü sonlanması gereken tek
şey hayatım ve yaşadığım kadar sevip direncimi korumaya ve inat etmeye
kararlıyım.
Hoş bir terennüm saklı işte Ekim’den
yana ümidimi saklı tuttuğum gerçi her yılın başı da aynı dileklerle yeni yılı
karşılayıp da ben asla hükmedemezken olanlara ve olacaklara.
Kızdığım ya da nefret ettiğim hiç
kimse yok ne de olsa kayıtlı olduğum bir sistem var:
Dünyanın gidişatına ayak
uyduramadığım için boşuna aidiyet denen masala inanırken…
Maneviyatımla asılı kalsam da görüş
alanına girmiyorum işte umudun ama muhtevasına da neler neler ekliyorum.
Bir tebessüm mesela… ben miyim
bağışlanamayan yoksa sen misin varlığına müdahile edemediğim acılarımı da saklı
tutup sana yakın duramazken?
Ne bir entrika saklı mevcudiyetimde
ne de sıradan yalanlar sadece kendimle ilgili halledemediğim problemleri
kimseye aksettirmeden yazmayı ve sevmeyi bir görev edindiğim.
Basmakalıp bir insan izleğinin de
tahayyülü elbette ilk sırada benden beklenen belki de rahmetli babamı illa ki
hayal kırıklığına uğratıp gözlerinin açık gittiğini de biliyorum işte ve iki
yakam bir araya gelmezken dünün muhasebesini yapmaktan da artık vazgeçtim ve
bir yarın’ım olmadığının da farkındayım ve de bir yarım’ımın ait olduğu aşk
denen buzdağında ben sadece gözyaşlarımla eritiyorum buzul denen kâbusu ve hala
görünmeyen kısmından kurtulmaya ç/alışıyorum bu anlamda asla dile getiremem
sıkıntılarımı.
Keşke basit bir t-cetveli olsaydım
tıpkı toplumun ve ailemin beklentisine riayet edemeyip kendi hikâyemi yazmaya durduğum
elbette bundan on on-beş yıl evvelsi.
Başımı dönerken bana uzatılan bir el
zannetmiştim o kocaman gülücükleri.
Kim ya da ne ise.
Başımın dönmesi artarken ve de
ayaklarım yerden kesilmişken ve ben bir ömür tek başıma yaşamayı da ilke
edinmişken.
Verebileceğim her umudu ve her sevgi
kırıntısını teslim ettim de sahiplerine hatta hak etmeyenlere bile tereddütsüz
sundum içimdeki çiçek bahçesini üstelik kimliklerini sorgulamadan insanların ve
ne yazık ki sorgulanmanın ben-odaklı olduğunu artık iyiden iyiye
kabullenmişken.
Sözcükler kaynarken kazanın dibinde
bil ki o kazanı ısıtan sadece yüreğimin sıcaklığı elbette mevzu bahis olan
genel bir kabulleniş ve hala umudumu yitirmemek adına cebelleştiğim ve uzaktan
seyrettim koca bir kâinat ne de olsa kimseyle yüz göz olmak istemiyorum artık
bu saatten sonra hele ki bir kelamın bir selamın karşılığında ben sadece bir
buz dağına rast gelmişken kendi buz dağımı da yakınlaştıramıyorum bu gel-git
dolu seyrinde infilak eden duyguların da bir ç/özümlemesini yapamazken.
Barışık olduğum sanırım barışamadığım
genel kabul görmüş davranışları insanların ve normal addedilen o seyrine bile
uzağım insan ilişkilerinin. Canım o kadar çok yandı ki ben daha nasıl bir adım
daha yaklaşırım? Kâh yüreğimde saklı tuttuğum kâh dualarımda ve kabul gören bir
insan olmaktan ziyade reddedilmişliğim yine mizacımdan yana bir derdim yokken
asla anlam veremediğim.
Kabullendiğim belki de kabul görmekle
sevmek arasında restleştiğim çünkü dokusunda kayıtlı her izlek ve her detay
elbette varlığın hükmüne binaen yaptırım gücüm yokken sığındığım maneviyat ve
asla da sonlanmayacak olan dualarım.
Bu gün yaşadığım bir kehanet mi
yoksa?
Ya da yarının mealinde kabul görecek
miyim bir safsata olsa da kimi zaman hışmına uğradığım ben saygımı ve sevgimi
saklı tutup mutluluğa adaylığımı koyuyorum ve sanırım adına da boş düşler
limitet şirketi diyorlar ve tek sermayem:
Kâbuslarım elbette ilk sırada hani
dile gelmeyen.
Aşkın mizacına zaten yenik
düşmüşlüğüm dünün de kabul görmüşlüğü ve artı parantez açıp da duygu iklimimde
metazori bir rüzgar filan da değil savruk mizacımda altı üstü bir azim bir
gösterge ve vazgeçmeye de niyetimin asla olmadığı.
Ve inandıklarım, inandığım insanlar.
Yoksa bunu tek kişi ile mi sınırlı
tutmalıyım üstelik asılı kaldığım bir cümlenin bana engel koyup ben hala aşka
ve güven duygusuna engel koyamazken.
Tedirgin addedilse de zaman zaman
hissiyatıma nasıl noktamı basıp da sona erdiririm ki bu sağanağı…
Gölgeler mi?
Ne gam!
Yanlışa düştüğüm mü?
Elbette asla tekrarı olmayacak.
Yine de yalan söylediğime kâiniyim ne
de olsa fermanı olmayan bir hece bu.
Zaman aşımına uğramadığım çok da
olası hele ki dokunaklı bir vaveyla kadar sitemkâr ve yaralı olsam da.
Yeni bir yaranın ne zararı olabilir
ki ve de daha çok acının?
Eyvallah Ekim ve yeni umutlar sanırım
ben bu sancağı bir ömür boyu yüreğimde taşıyacağım aciz kimliğimle tek yapabildiğimi de
savunurken avaz avaz ve tüm sessizliğime şerh düşüp aslında haykırışım ayyuka
çıkmışken.
Tek bir kişi bile kalsa çevremde bana
inanan.
Sözcüklerle asla pazarlığa oturmadım
da üstelik sadece görünmezliğin tınısında kendi şarkımı söylüyorum ayaklarım
geri geri giderken yaklaşmak ayrı bir muamma üstelik katlanırken sevgim…
Hayatımızın bir çok aşamasında başa dönmek isteriz.
Tabii bu mümkün değildir.
Fakat bile bile yine de isteriz işte...
Hocam kutlarım
Saygılar.
Hoş geldiniz hocam.
Çok teşekkür ediyorum.
Selam ve saygılarımla...
Değer kattınız.
Eyvallah Ekim ve yeni umutlar sanırım ben bu sancağı bir ömür boyu yüreğimde taşıyacağım aciz kimliğimle tek yapabildiğimi de savunurken avaz avaz ve tüm sessizliğime şerh düşüp aslında haykırışım ayyuka çıkmışken.
Nice yıllarda nice Eylüller gelsin geçsin hayatından gönlünce, yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
İnşallah İnşallah.
Yeter ki saklı tutalım umudu ve iyi niyeti.
Ve hep sevip hep de koruyalım inancımızı.
Çok sağ ol arkadaşım benim.
Sevgimlesin
Gün seçkisini tebrik ederim arkadaşım sevgilerimle...
Çok çok sağ ol sevgili arkadaşım.
Sevgilerimle güzel yüreğine.
Dost güne düşen güzel eserini cani gönülden tebrik ederim selam ve saygılar
Çok sağ ol dostumç
Selam ve saygılarımla
Ben tüm yüreğimle teşekkür ediyorum...
Değerli Seçki Kuruluna ve değerli gönül dostlarıma yürek dolusu teşekkürler...
Var olunuz sizler.