‘’Rüzgâr tersine esiyor…
Niçin? Eski günler geri mi gelecek?
Kımıldıyor kozasında böcek
Bildiği hayata doğmak için.’’
(Orhan Veli)
Sözcüklerin bam teline basma zamanı
geldi belki de ve kuru kuru yenmeyen acıya da eşlik eden demli mizacın
yenilgisini kabullendiği.
Bir matah olmasa da hayatın
tekdüzeliğine alışıyor insan ve sinsice de alıyor kendinden intikamını.
Her yalanın mahal verdiği bir
pişmanlık var aslında karşı tarafından hissettirmeden söylediklerine kapılıp da
ansızın fark edilen o tuhaf sessizlik ve kıyısından köşesinden sahiplenmek var
gücüyle sonra da bir şey olmamış gibi devam etmek yaşamaya.
Kıyısında yürüseniz ne olacak ki ve
sabırla topladığınız deniz kabukları iyi de ortada deniz filan yok ki sadece
deniz gözlerinde evrenin, çıtkırıldım yapınızla programlanan benliğiniz elbette
yanlış bir anlaşılmaya mahal vermeden yaşamak ve yaşatmak sevginizi ve işte en
temel hata ne de olsa adını andığınız sevgi kabul görmüyor herkesçe sonra da
uysallığınıza emin adımlarla serzenişte bulunuyor insanlar aslında bir şiir
yazmak adına oturmuştum masa başına ve tüm ön hazırlığı da yaptım ve elim
dokunurken odanın ışığına kapatamadım yine ve zihnimi de düşünmekten men
edemedim.
Ne sitemim ne de sızan sokak ışığı ve
hiç olmadığı kadar sessiz geçen hayatın ön görüsü:
‘’Umudunu asla yitirme!’’
İyi de bunu söyleyen kim ki ya da kim
olduğumuzu unutacak mıyız bu saatten sonra ve hala bir iç hesaplaşma kaygısı
güderken televizyondaki haber kanalları bas bas bağırıyor.
Ne acı ki: gök de ağarıyor üstelik
kimselerin fark edemediği soluk bir sarının da beyaza döndüğü.
İklim bile henüz rüştünü
ispatlayamamışken gece mi sanki tek gövde gösterisi yapan sonra gündüzü mü
çekiştirmeliyim el ayak ortalıktan çekildi mi lakin gece çok kısa yazmak için
ve hayatta da çok kısa hele ki annem beni, hala dünkü çocuk diye severken.
Yaşın elbette bir önemi var misal mi?
Hangi bankaya ya da şirkete iş
başvurusunda bulanabilirim ki hele ki gün farkıyla öğretmenlikte atanma hakkımı
kaçırmışken elbette o yolculuğun da son gelmezdi ne de olsa maymun iştahımla
hangi işte bir yıldan fazla çalışabildim ki gelin görün ki; hayatı da idame
ettiriyorum hem de yarım asırdır gerçi kaç kere istifa dilekçemi sunmaktan son
anda vazgeçtin İlahi Güce demek ki kaderin sunumunda çekilen acılar da boynumuzun
borcu.
Komik olan o kadar çok şey var ki şu
son on günde başımıza gelen. Bir ömür boyu temizliğe aşırı önem verip de bir
şekilde göze batmışken yeniden başladım mesaiye.
Evde geçen hayatın da tadı damağımda
kalmadan tam da firar edecektim ki evden uzağında kalamadım yine evin ve benim
için herkesten çok daha kolay oldu kabullenmek ne de olsa inziva benim göbek
adım.
Sözcükler batıyor sanırım sandalyeye
birisi toplu iğne koydu. Tamam, tamam, atıyorum fazlalıkları mesela insanlar
fazlalıklarından kurtulmak adına en başta sizi gözden çıkarıyorlarken ve ne
yazık ki kimselere öykünmeden siz hayatınızı insanlara ve anlaşılmaya adamışken
ve işte silah geri tepiyor ve anlamını yitiriyor yazmaya durduğunuz günceniz.
İstikrarla umut etmek ve gün sonunda
benzin deponuzda kala kala bir tek kurşun kalıyor o kurşunlu benzinden belki de
beyninize sıkmak için size bahşedilen son kurşun…
Ve siz perdeleri arkasına kadar çekip
ertesi günkü hayata uyum sağlamak adına son provanızı yapıyorsunuz sonra ne mi
oluyor?
Herkes ve her şey olduğu gibi kaldığı
yerden devam ediyor ve siz ne kadar donanımlı, içten, samimi ve iyi niyetli
olsanız da kalbiniz artık kaldırmıyor size sunulanları.
Olsa olsa bir acı kahve altın tepside
sunulan ve evet, kahve çok acı ve içinizi kıyan da size sunulan bu ekstra
acılık.
Ölüm son zamanlarda oldukça cazip
gelse de bu düşünceyi kafamdan atmak çok da zor olmadı hani ve tüm acı
kahvelere attığım tatlandırıcı ile hayatı da suni bir şekilde tatlı görmeye
ahdettim. Kulvarında öncü olan tüm menfi duygular ve enerjinizin de bir şekilde
sizden ç/alındığı.
Yine de insan bir şekilde tutunuyor
hayata ve bunda katkısı olan da insanlar var hele ki sonuna kadar güvendiğiniz
ve inandığınız iyi insanlar gerçi onları da bıktırmanız çok olası gelin görün
ki; bir şekilde birilerine anlatma ihtiyacınız asla hız kesmiyor ve sonra da
süklüm püklüm çekiliyorsunuz kozanıza artık nasıl bir kozaysa peşin kirayı
ödediğiniz ve hayatınızın sonuna kadar da orada saklanmayı vazife edindiğiniz.
Neyi neyle denkleştirirseniz artık…
Hayatın bu şekilde sonlanacağına asla
inanmazdım hani ve hepsi bilim-kurgu filmlerinde olur diye de asla kaygıya
kapılmadım ve sadece sevdiğim insanları kaybetme noktasına gelip de bu acıyı
Rabbim bana yaşatmasın gibi nasıl dua ettim son zamanlarda ve ne ilginçtir ki;
sevdiklerinizi, yakınlarınızı kaybetme korkusu sizin hayatınızdan bile önemli
demek ki canan candan evvel geliyor ve an itibariyle tüm dünyayı esir alan bu
virüs korkusu:
Yıllarca ölüm korkusuna tanıdık bir
hayat geçirmişken fazlaca bir kaygıya kapılmasam da ilk zamanlarda şimdi
hayatın nasıl da hızla elimden kaydığını fark ettim ve sandım ki; bir şeyler
olumlu anlamda değişecek: sandım ki; sevgisizliği sırdaş edinmiş insanlıkta
sevgi filizleri yeşerecek ve merhamet duygusu tüm evreni saracak ve bizler
cümleten hidayete erip bu kaosun da sonlanmasında öncü olacağız elbette
Allah’ın izniyle.
Ve şiir sandığımdaki imgeleri
çıkarmak adına bir şiir yazmayı dilerken gördüm ki; şiirler bile yetmiyor acımı
ve mutsuzluğumu sonlandırmaya gerçi uyandığımda şarj olmuş ve de güne iyi
başlamıştım ama ve değişmeyen o ritüel:
Hatırı sayılır bir olgunluk ve dolu
bir yürekle ve umutla güne başlayıp da hayata asılı kalmak adına… Gerisini
bence siz tamamlayın çünkü gecenin bu saatinde kalan son enerjimle yarının
hayalini dahi kuramıyorum ve biliyorum ki; ben ne kadar öz verili ve samimi ve
iyi niyetli olsam da canım yine bir şekilde yanacak ama öncesinde Rabbimle
buluşacağım anın da hayalini kuruyorum çünkü acıların beni Rabbime yakın ve
ölüme de saygılı tuttuğu bir gerçek ve dilerim ki; biraz daha zaman tanır da
evren bize yine bu kalan zaman zarfında hidayete yakın bir zeminde dururuz.
Çünkü ben asla tek başıma hiçbir şeye
ve hiç kimseye yetemedim bir ömür ve kurallarına göre de oynamadım oyunu lakin
hayatta tek şey yapabildim: tüm saflığımla inanmak elbette insanlara ve severek
bir şeyleri başarıp yeniden inşa edeceğim sandım üstelik kadın-erkek ayırt
etmeden ve tam da kendimi sevmenin zamanı gelmişken…
Bu kabus bittiğinde ben hala yaşıyor
olabilsem de asla yeterli olmayacak çünkü hayat ve dünya sevdiğiniz insanlarla
bir arada iken güzel.
Her şeyden vazgeçerim ama sevmek ve
umut etmek…
Belki de kiminize çok absürt ve hayal
mahsulü geliyor ama…
Hayallerim ve umudum olmasa asla bu
günlere eremezdim ve işte bu şekilde güçlenen maneviyatım en azından iyi bir
kul olma hakkımı kimse elimden almasın çünkü haricinde sahip olduğum tek bir
şey yok.
Sevgiyle kalın ve inançla…
Çok çok teşekkür ederim
Var olunuz sizler
şu enfes anlatımınıza hayranım doğrusu.
ne demeli, gönül dolusu tebrikler ve saygılarımla...
Üstadım çok teşekkür ederim
Var olun kıymetli hocam
Sonsuz saygılarımla