Bir düş salkımısın sen, umut ve
unutmayı dilediğim karanlığın da hitabında saklı bir farkındalıksın.
Yüz ölçümünü belirleyemedim yüzümün
çünkü sonsuzluğa baş koymuştum ben bir kez.
İçimde hıçkıran şiirleri susturmanın
da en güzel yoluydun sen, umut ve yolcu ettiğim dünü unutma gayretim.
Skalası yoktu duyguların.
Sırtlandığımdan da fazlasıydı sırıtan
sırtlanın harcadığı efor.
Bir minvalse ömür miadı dolmadan
saçmalıydım duygularımı bazen zehir zemberek kovalandığım bazen zemherilerde
unutulduğum bazense akreple yelkovanın yarışına hayret edip benim de katıldığım
bir furya idi belli ki hayat.
Dizlerim kanamıyordu artık gel gör ki
dizelerimdi kanayan en çok da arkasına aklımın kitaplığının tıkıştırdığım bu
yüzden alt belleğimdeki tüm ipuçlarını bir bir sermeliydim ipin üzerine ve
mandallar takıp da her birinin kurumasını beklemeliydim.
Yola çıkmıştım bir kez.
Bir yandan da kendime çıkıştığım.
Çıbanbaşıydı bazı gölgeler bense
içlerinden akan irini kurutmak adına dualara sarılmışken…
Sarıldığım Mevla’m en başta başımı
yasladığım vicdanım ve yalnızlığın kök hücresinden ürettiğim binlerce cümle
binlerce şiir belli ki acı idi dilaltı hapı ömrün ve acılar paylaştıkça keskin
bir açı ortay sayesinde hiçliğim varlık buluyordu.
Apardı dünün.
Meali ömrün.
Defansta iken iç sesim ve işte kendi
kaleme fırlatmıştım topu elbet topun ağzında olan hep bendim.
Top gibi seken duygularım bir
yürekten diğerine.
Top yekûn firar etmiş anılarım ve de:
oysaki ben andaki mevcudiyetimden almalıydım gücümü ve de Tanrı’dan.
Bir kaos ise içime yerleşik.
Ya da karambole giden ömrüm ve işte
yerle yeksan olmuş ne var ne yok toplayıp da bir araya getiriyordum
yaşanmışlıkları ve de yaşanma ihtimali olan ne varsa elbet elimden geleni yapıp
da tevekkül ettiğim ve dirhem dirhem kazanımım iken umut…
Sanrılarsa solan gün bitiminde.
Ne de olsa gece teftişe gelmişken iç
sesimi günün yorgunluğunu süpürüyordum kapımın önünden ve kapıştığım dış sesi
de artık bir noktadan sonra duymazdan gelip kendimle tokalaşıyordum gecenin
ikliminde ruhuma nüfuz eden ne varsa bir bir damlıyordu kalemimin ucundan.
İpin ucunu hep kaçırdığım ömrün kaç
fasılası varsa artık bir de havsalamdan taşanlar en çok da meddücezri iken
yüreğin bazense metal yorgunluğu ömrün ve kısasa kısas yaşamasam da kıssadan
hisseler çıkardığım.
Köhne bir valizse anılarımı içine
tıktığım.
Hicap yüklü yakarışı gölgelerin
gecenin tenine dövme gibi serpilmiş…
Tükenen zaman iken ve türeten de mekân
en çok da ait olmadığım zaman ve mekânlardan firar edip boyutsuz ruhumla tavaf
ettiğim evren elbet hüzün de illa ki karekökü iken aşkın ve uzlaşmazlığın
tanrısı iken içimde saklı ikilemler oysaki ben en çok yürek ikliminde sarıldığım
duygularla mutlu idim.
Bir imla hatası olabilirdim ve de
bana bir ömür verilen o emir kipi:
‘’Gül.’’
Mümkün müydü sahi aralıksız mutlu
olup da gülücükler saçmak?
Her halükarda başardığımı da
yadsıyamazken…
Ağlamaksa içimden gelen ve işte iki
duygunun kesişme noktası iken ‘’umut’’…
Bir bilinmezdi madem bizlere eşlik
eden ve bilindik ne varsa görmezden geldiğim ve görmediğim duymadığım tek
varlığa sığındığım ve sarıldığım…
Her şey görsel mahiyette akla uyumlu
gel gör ki maneviyatın da şiarı iken iman duygusu ve işte bilinmeze ve bizlere
hükmeden Yaratan sayesinde bildiğim her şeyi unutup kendimi kadere ve Rabbime
teslim etmişken ve elbet hayallerin de gerçeklerin de ayracı iken sevgi ve
nükseden iman gücünde saklı tuttuğum tüm güzellikleri ve umudu baş tacı
yaptığım…
Bu bağlamda bir emir kipi de ben
veriyordum yine ayırdına vardığım beynimin gücüne de talimatlar yağdırdığım:
‘’Unut!’’
Bir ütopya değildi çünkü ne mutluluk
ne de umut ve kadere teslimiyetimin peşi sıra gelen dünde saklı her şeyi
silebildiğimin de garantisi iken yazmaktan aldığım gücü pekiştiren yine yüce
Yaratan ve O, ‘’ol’’ ve de ‘’yaz’’ dediği sürece ben kaderin öz alt kümesi olan
hayal dünyamla yaşamaya meyletmişken bir kez hayatın gerçeklerinden de
kaçmadığım kadar duygularıma aralıksız ‘’fora’’ demenin meali iken sarmalında
inancın ve teyakkuzunda sevginin bir bilinmeze dair iken yaşama sevincimin de
hız kesmediği kadar düşkün iken Rabbime ve sadık olduğum kadar da kaderime…
teşekkür ederim