İstimlak edilmiş bir düş’tü sadece:
mavi perdelerin uçuşturduğu gölgeme prangalar iliştiren çatık kaşlı çehremde
saklı yangından da büyüktü esemediğim kadar içime.
Rengi yoktu ki günün
Düş öbeklerinde saklı eski bir resim
gibi
Nidaların solduğu çatı katına
G/izlendiğim yalnızlığın
Çıktığı idam sehpası
İyi de sevmekten başka yoktu tek
hayalim.
Kardığım kadar yeri göğü
Ruhuma eşlik eden gizin talihi
Bahtsız bir çeşmeydi işte
Dökülen hecelerde gizlenen
Mealim
Hangi yetim imge idi ki sırdaş?
Sır küpü değildim hep
Sadece uzanmak boylu boyunca.
Hatırına mevsimin
Hala kiremit rengi saçlarında
yenilginin
Bir çiy tanesinden
Başlarken yolculuğum
Denk düştüğüm o devasa su küresi
Kölesi idim madem enginliğin
Reşit bir kılavuzdu işte karga
Gül ekip sevgi biçtiğim
Hangi anlamsız lehçede
Saklıydım sahi öncesinde?
Solgun feri yıldızın
Sinen bağrıma katıksız yalnızlığımın
Mürşit olandı eşlik eden
Deşmek değildi hem niyetim
Daha yükseklere dokunmak niyetine
Bir kalpten
Diğerine seken hüzün gibi
Kifayetsizliğin sunduğu
Rehavet
Bir düş sepetine yerleştim gizlice.
Düşe kalka ektiğim her umut
Koyu gözlerinde gecenin
Sükûna dokunan vebali
Dünü de terk edip
Terk edemediğim neyse güne eşlik eden
Yine de gün yüzlü bir ikbaldi
uzandığım
Uzatmaksa zamanı
Dirlik zamanı olmalıydı
Beni bekleyen
Ve dinginliği özleyen.
Hasretle dolu bir yolculuk
Vadesi dolmadan mevsimin, şiirin
Esen her hecede saklı bir misafir
gibi
Elbet yatıya kalacaktı umut.