Melundur rüzgâr bazense kırağı çalan düşler

Sitemkâr değil sadece mahmur sözcükler

İsyankâr değil haşa ibresi ömrü mukayyet olduğu kadar

Kederin esefi kaderin güncesi

Düş güdümlü gerçekler

Hem hem insan yaşar mı durduk yere belki de ne için?

 

Hayta rüzgâr

Delişmen yürek

Magması bu aşkın

Ayan beyan sevdiği kadar mutlu insan

İmha edemediğim ne ki

İtiraz dilekçem beklemede

Bir arsız tuş ise sözcüğün akan yaşı

Bir elem bir mutluluk neyi bahşederse Tanrı

 

İklimle hüküm giymiş

Ceketimin düğmeleri ilikli

İliklerime kadar sevdalıyım belki

İma ettiğim değil ihya ettim edeli yüreği

İman gücümden doğar her şiir

İtiraz edemediğim kader kadar

Ilıman bir iklim olmaya meyyal

Yine de üşürüm için için

 

Dilaltıdır bu şiir

Dilemması yüreğin

Ne kibir ne kinaye

Sarmalında ömrün direktif verdiğim beyin

Beynamaz ve nankör gölgeler

Kolluk kuvvetlerine ihbar ettim bu aşkı

 

Kanaviçedir imgelerim

Bazense yolgeçen hanı

Boykot ettiğimdir bu kalabalık şehir

Bir o kadar sevdalandığım yedi tepesi

Sekizincisi olmaya adayım

Sev sev yığdığım

Say say sarardığım

Söv söv içindeki çocuğa

Pışpışladığımdan da değil

Hala uyutamadım gitti bu sabık aşkı

 

Mukarrer mi sahiden de zaman?

Bazen tavaf ettiğim kadar ziyan olan

Mekansız bir özlem belki de şerh düşülesi

Zamanın sarnıcı bir iklimde saklı

Gönlün penceresi

Azıcık rüzgârlı.

 

Sunumu kalbin

Süvarisi sözcüklerin

Şüheda mazim ne ki göçüp gitmeden

Korunduğum kollandığım nasıl da aşikâr

Yoksa saklı tutar mıydım bu umudu ve sevgiyi?

Sarmalında inancın kürediğim binlerce kelime…