Card image cap
Dervi̇ş

Seğiren gözlerinde mevsimin ulvi yönelişler saklı makberin selama durduğu kıyısında yüreğin, zemherilerden çaldığım kardelenleri armağan ediyorum kuşların kırık kanatlarında donan varlığıma ithaf en Yörüklerin kaybolan gölgelerine atıfta bulunan bir semazen gibi döneniyor ve yükseliyorum.

 

Yansızlığın ve yalnızlığın ç/ağrısında saklı içimdeki kayıp mevsim ve şah beyitler adeta İlahi yalnızlığa atıfta bulunuyor: bu ben olamam, demenin mealidir belki de vücuduma yayılan sızı ve işte dorukta bir tebessüm ile kesişiyor ruhum yorgunluğumu yok saydığım: artık ölmem an meselesi, sevgili derviş: sen ki doğan güneşin huzmesinde alıp veriyorsun nefesini boş yere beklemediğimi biliyorum artık ve tanrısal bir çöküşü simgeleyen münafık gölgeleri de dilediğim gibi yok sayabilirim.

 

 

 

 

Ben bir düşüm, matemin gövdesinde soluklanan

Ben bir afaki vazgeçişim

Kendinden emin bir fani

Hiçliğin doruklarına sızan kanım gibi

İçimde gezinen beyitler

Aşkın ve mevsimin recim edildiği.

 

Benim artık bir öyküm yok, Derviş

Bir sandukam da yok:

Yokluğu hilal bildim aşkı eviren

Yalnızlık gibi

Sahip çıkan illa ki Rabbim solumdaki gizeme.

 

Öncemde saklıydı düşlerim

Kimi zaman mevsimi ve acıları dilimlediğim

Yürek sızımda yükselen dumana şerh düştüm

Matemin gölgesinde

Seyyah yüreğim

Aşkı ve Rabbimi hatmedip

İçimdeki masumiyete öykünen şiirler gibi

Nöbete durdum her gece

Verdiğim her selam ki dönüşü olmayan yüreğime

Sonra ne mi oldu, Derviş?

 

Uykundan uyan da anlatayım

Dillenen acılarıma ortak ol sen bari

Sessizliğin ve yoksulluğun ulvi acılarında

Biledikçe yüreği erdim nihayetinde şafağa

Hatta şafağı atan yıldızlar gibi

Gezindim biteviye

Hasret dolu gezegen dar geldi içimdeki enginliğe.

Yetmedi, yetmedi, Derviş:

Üzerime gelen her fani özümsedi önce hiçliğimi

Varlıkları satılmıştı bazılarının:

Ütüsüz cübbemle salınırken ben hece hece

Bir de kat izi yorgunluğun çapaklanan mevsime

Atıfta bulunan rüzgâr gibi

Sürükledim içimdeki bedeviyi.

 

Satırlarıma kon, Derviş ve sakın ama sakın

Devirme gözlerini

Elemimle doluyum

Aşkın rabıtasında çözülen düğümler gibi

Kendimdeki hiçlikle uluyum

Nihayetinde çömeceğim kabrime

Gelen giden olsun olmasın

Yatıp da huzur bulmalıyım

Bunca dünya telaşı ne ki g/özümde?

 

Hamt ettiğim kadar zengin

Yol aldığım kadar müreffeh

Şakıyan yüreğimi demle şimdi maneviyatın elleriyle

Olmadı it itebildiğin kadar

Sinemde yangın belki de yorgun falların

Rüzgârıdır aheste yaşayan insanların da

Kendi elleriyle kazdıkları mezarı

Ne zamanki şirk koştular Rabbime…

 

Sözüm söz, Derviş

Araf’tayım ya da can pazarında

Ne isyanım saklı ne serzenişim kürediğim rüyalarımda

Allah rızası için düştüm yola bir kez

Kem gözlerden sakınıp da düşmedim içine

Cehaletin

Saçlarım ne sırma ne uzun

Aklım da ne kısa ne yorgun

Ömrümü heba ettim ben bu ulvi aşka

Görünmezliğimle baş başa

İnandığım kadar huzurluyum

Duyulmasa da sesim

Duyana müteşekkir

Yalnızlığım da g/izim insanların gözünde.

 

Yâd ettik madem acıları

Örtün hadi örtün üstümü dualarla:

Baş başa kaldığım her acı ve Mevla’m

Kaybolmak ne güzelmiş, be Derviş

Bulana ve buldurana şükür yüklüyüm

Ömrümün açan son goncasında.