Seninle bir çan eğrisinde karşılaştık önce hem de bir adım sonrasını tahayyül edebilmenin imkân dâhilinde olduğu bir rakımda kesişti yolumuz: sen dağımdın bense yamacında otlayan bir dağ keçisi.

 

 

 

İflah olmaz inatçılığıma denk düştü esintin

Derdest olmuş otlarda kaybetmişken kendimi

En çok da yüreğime batan kırıkları hayatın

Kırılmadan yaşamak mümkün değildi madem

Defolu yüreğimle bir kere de düşmüşken aşka.

 

Hercai idi ruhun

Hezeyan yüklü yerküre ve o derin fayın çatlağı

Kırıklardı hacmi sonsuz

Kırgındı düşler yerli yersiz

Gözüm açık gördüğüm nicesi

Derken kendime rastladığım.

 

Tutuşan çıra idim

Her dem acının da yükselen çıtasında saklı müzmin varlığım

Gölgemle dahi kavgalı

Kırdıkça potları

Devindikçe aralıksız

Devirdiğim putlardan sonrası

Ve işte eşkâlini çizdim sonsuz aşkın

Varsın olmasın bir beklentim

İma ettiğim değil ihmal ettiğim

Elbet içimde sürünen iklim

Göz göze değmeden çatlayan nazar boncuğu

İnfilak edesi yürekten sıçrayan tek kıvılcım yetti

Bu devasa ateşe bir de sen döktün ya

Benzin yerine gözyaşı

 

İtirafı idim düzenin

İnkâr edemediğim kadar yalnız ve mutsuz

Mutlak doğrulardı uzağımda kalan

Muteber gölgelerdi çelme takan

Teyakkuzu şiirin

Tebessümlerle diktiğim cübbesi

Cüret etmiştim bir kere en hüzünlü âşık olmaya

Cümlelerim yaralı ve kanamalı

Kanıksadıkça hayatı

Kaybolduğumun ertesi

 

Ve işte terk ettim yamacını

Defansı ömrün savrulduğum kadar ekseninde

Dönen uydu uyku arası yazdığım şiirler gibi

Ya da şiirlerin arasında kestirdiğim

Matemin de ön sözü idi madem yazdığım şiir

Kutsal bir rüya gibi

Varsın olsun engebeli çıktığım yokuş

Bir referans ise bu sevgi

Varsa yoksa reveransı ilhamın

Tutuşan kanatlarında ilham perimin

Yoksa neye denk düşerdim ki ben

Kalemin yazısı ve yazgısı idi beni bana sunan

Ve üç noktalı nüktem yüreğe iyi gelen.