Card image cap
Cumartesi̇

Bir Cumartesi yalnızlığı dileniyorum: Selim İleri’den de ibaret olmasa gerek Cumartesi olmayı dilediğim bir günün ertesinde kuş bakışı uçmayı özlediğim onca yeis ile içimin mealini şiir diye kıtladığım bir çay bahçesinde yalandan zaferler çığıran ölü adama da taziyelerimi sunduğum…

 

 

 

 

Metruk bir gölgenin tanrısı belki de Cumartesi:

Okul dönüşü yüklendiğim kitaplarım

Bir de tevazu…

A, evet, bir de sevdiğim çocuk:

Sözüm ona sınıf arkadaşım

Lakin ayrı sınıflara düştüğüm bir lades.

 

Bilinmezin indinde azizim…

Sözcüklerim ne kuru ne öfkeli:

Ben ki; sayacı kırık bir sokak lambası…

Latife yaptım elbette

Ne de olsa karanlık bastı mı sızarım evime yurduma.

 

Baba evi, anne kucağı ve istifli yalnızlık…

Lakin ben severek b/öldüm düşlerimi

Yaftalanmışlığın da defteri kebiri

Olsa olsa asalet yüklü bir zarafet

Öğretildiği üzere

Konuşlu olduğum aile terbiyesi:

Pardon, mirim:

Az öteye ilerleyebilir misiniz, dercesine

Kınımda hasret ve sevda

Tüm insanlara şakıdığım bir halvet

Elbet ruhun güzergâhı…

 

Asılı kaldığım gökyüzünde kükreyen satırlarım

Saçlarım alabora

Gözlerimde ela ve titrek ışıklar

Bazense gözlerimi kaçırdığım onca izdiham

Yan yan yürüyen bir ördek ailesi

Oysaki kuyruğu olmayan bir elbiseyim ben.

 

Sunumu aşkın ve ihlaslı satırların:

Düşün gözünde ve közünde öylesine bir devriâlem ki…

Mubah değil mi yoksa sevmek ve sevilmek?

Az ileride otobüs durağı lakin

Kibarlığımdan döküldüğüm kadar

Dökmediğim gözyaşı mı kaldı

Belki de hiç oynamadığım Zeybek elbette Ata’mın niyazı.

 

Satırlarda düşüp de

Üstüm başım imge ve kelime:

Aşka düşüp de

Hayat nice şiire gebe.

Sefası mı ömrün?

Sedası mı cehennemin?

Kalburüstü bir sıfat ile mimlendiğim

Yaşımın ve yasımı firarı

Tozutan evrenden asla da alacaklı değilim hani.

 

Sözcükler yanar da ellerimde şerbet

Ben kayranın doğasında bir sefil kelebek

Aşka izdiham yüklediğim doğam;

Özlem ve pervasızlıkla sırtımı sıvazlarken Tanrı

Meleklere itibarım

Ve de ihtimamım tüm cihana

Yanacaksa şunca ışık

Geceyi beklerim de beklerim

Varsıl bir rotada

Karanlığı öğüttüğüm,

Aşkın hicvinde öğretilerden uzak

Yalnızlığa tutsak bir sefalet.

 

İdamı olsa olsa yüreğin

Sevmekten de men ederim seni…

Meali miydi bunca gölge ve satır ihlali

Öbek öbek yaşın aktarı

Zanların da tutacağı

Varsa yoksa kader ve keder

Güzergâhı ömrün kaldı yine yarınlara:

Aşka şahit gerek

Düşmeden yüzükoyun şunca satır

Dikiş tutturamadığım ne çok mevsim

Ben ki sevdalı bir çiçek:

En çok da Rabbine.