Çok sevme beni asla çok sevme…
İçimin hatıralarında örülü varlığın,
canım annem ve sevgindir nemalandığım kış bahçelerinde seken ürkek bir kuş gibi
sakata geldiğim ömrün hezeyanlarından arınmanın da uğruna sevmelerim.
İklimlerden de nazlısın annem bense sağdıcınım
senin ve solumdaki fukara yüreğim sevmelerin izinde.
Hamt olsun günüme sen yanımdasın ya.
Matemim sür git eşlik etse de ömre
doyamadığımdır varlığın.
Aşka namzet bir hare ve yalnızlığın
izbelerinden geçtiğim ömrün de yongasısın biçtiğim ve avuçlarımda dualar sırra
kadem basan nice insan hele ki senin yokluğunda bana inanılmaz zulmeden.
Kimim ben sahi?
Bir derviş mi bir keşiş mi?
Yoksa leş yiyen kargaların izini
sürdüğü bir beden mi?
Çığırdığım türküler var, annem yeter
ki sen artık benden gitme.
Uğruna yittiğim duygular var
sensizlikle imtihan olduğum ve yüreğimin çağırdığı ve götürdüğü yere gittiğim.
Basamaklar kaygan ama düşmedim.
Yol uzun ama yılmadım.
Seni çok ama çok sevdim seviyorum da
ve gözlerinde raks ediyor ışıltılar ve mavisinde gözlerinin bulutlar ç/ağlıyor.
Nasıl çok sevmem seni nasıl?
Sanırım şirk koştum Allah’a sana
duyduğum bitimsiz sevgiyle ve af etsin beni Rabbim elbet en çok sevdiğimdir
İlahi Aşkın tek sahibi.
Günlerim senli.
Hüznüm beylik değil.
Beynamaz gölgelerin uzağına kaçtığım
yalan değil.
Meylettiğimse mutlu bir hayat senin
varlığının eşlik ettiği.
Günlere öykündüm her gece çöktüğünde.
Sevmelere meylettim ne zamanki dara
düşsem sığındım daha çok sığındım Rabbime.
Sözcükler tokam benim.
Sözcükler kaynakçam.
Sözcükler rotam benim.
Öldürdüğüm nefsimin üstünden çok
zaman geçti ve asla yenilmedim dünya nimetlerinin çağrısına ses vermedim ama
yitimlerde uzandığım mezarıma dahi el attı zebaniler.
Ölümle el sıkışan Kara Melek.
Tamam, tamam, anmayacağım ölümün
adını yeter ki tadımız kaçmasın, annem.
Öykülerim var sakladığım.
Öykündüğüm dünüm var.
Ölümsüzlüğe nazire eden sevgim.
Öldürücü güdülerin esaretinde asla
değilim.
Hanemdeki yangın acının tek
kıvılcımının yettiği.
Haiz olduğum sonsuzluk hamt etmenin
ışığında en çok Rabbimi sevip sadece O’ndan dilediğim.
Bir gök kubbe yeter bana bir de
varlığın.
Danışıklı dönüşüklü kimse feryat eden
hem arkamdan hem yüzüme asla da dolduruşuna gelmedim ben aciz fanilerin.
Elbet ben de acizim ama sevdim mi
inandım mı büyüyen bir güç zuhur eden ansızın ve artık gücüme gitmiyor
insanların alayları ne de olsa batakta değil cennette yaşıyorum ben ve umutla
eşeliyorum toprağı ve adı olmayan duygulardan yeni şiirler ve masallar
örüyorum.
Hazzı yok yaşamın sensiz.
Haiz olduğum hiçlik ve büyüyen iman
gücüm ve işte çıkış noktam serpilen hüznün çiçekler açtığı ve hüzünlü kalbimi
Rabbime sunduğum sevilme gayreti de gütmüyorum artık çünkü kimsesizliğimi
dindirdi yine yüce Mevla.
Kenetlendiğim duygular ket vurulan
mutluluk.
İçimdeki ukdeler ve dilimdeki
hutbeler.
İsraf ettiğim hayatın bu son
çeyreğinde demlendiğim bir fincanda saklı iken kırk yılın hatırı dikiyorum
yeniden göğün yırtık mintanını ve işte başımın taçlandığı yalnızlığın
sonlandığı.
Ötesi yok artık hayatın ve rüyalarım
gerçek oldu ve hazzı umudun hasbıhal ettiğim duvarlardan sonra tutuklusu
olduğum umudun yeniden senle yeşerdiği.
Ant olsun ki anne: seni çok seviyorum
ama daha çok sevmeyeceğim çünkü Rabbimdir beni sınayan ve kutsayan ve andığım
ne varsa gerçek kılan ve ben en çok Rabbimi seviyorum.
Çok sevme beni…
Bunu daha önce de söylemiştin ve
aramıza ayrılık ve yollar ve karanlık girdi.
Allah af etsin ve ben artık çok
sevmiyorum seni.
Yetindiğim her duygu ve mademki ben
sevginin uydusuyum içimdeki çocuğa da kök söktürdüğüm yetmedi mi…
Hala çocuk kalmayı seninle öğrendim
ve masumiyetimi saklamanın en güzel yanı vicdanımla ve kendimle barışık…
Önümde uzanan uzun bir yol ve de
hayli meşakkatli ve tek hayalim seninle olan eski sağlıklı günlerine yeniden
dönmek.
Seni seviyorum ama çok değil.