Düşlerin ötele, Nimet ve aşkın
sağanağından nasiplen en azından öykündüğün olsun umut ve unutulmak ne ki,
demenin mealidir unutmayı reddettiğin mazinin girift heceleri.
Öldüremediğinse yalnızlık ve öfken.
Yetmedi mi?
Sarıl Rabbine ve kendine varsın kinayelerin
de biri bin para olsun: hem sen parayı hiç mi hiç sevmedin.
Düşmez kalkmaz bir Allah varsın
düşürsünler seni gözlerinden ve sen de düş ama kalk yeter ki sadece görmesinler
düştüğünü ve düşüp de uçtuğunu aslında göremezler de taktığın kanatlarını ve
hilal yüreğini ve efsunlu sözcüklerini de küre küreyebildiğin kadar yeter ki
küsme içindeki yetime.
Yatır mahiyetindesin hanidir.
Bir lokma ekmek bir de hırka neyine
yetmedi şu insanların yine de yatamadılar kış uykusuna çünkü onların ruhları
asla olmadı ve tutmadı da hiç kimsenin mayası.
Yaratan seni.
Yaratıldığının nezdinde yüce Yaratan
seni koruyup kollayan belki de bir kovan arısı gibi duyguların bazen vızıldayan
bazen yüreğini senken derinden sokan, Nimet.
Adın ve saf tuttuğun evren ve
bahşedilmiş tüm nimet ve işte en azından isminde çık yola ve sev önce kendini
hem seneler evvel öldürdüğün nefsinden kalan üç beş kırıntıyı da savur gitsin
hem sen kendini ne güzel se savunursun evvela Rabbindir seni bilen ve savunan
ve katıksız hizmet ve hürmet ettiğin Rabbinden başka kimseyi de önemsemezken
boş ver gitsin, Nimet ve varsın başa al hikayeni ve tamamla tek tek.
Fecri mi ömrün?
Feri mi yitip giden zamanın?
Kimse fitneci kimse kindar kimse kâfir
kimse putlaşan yüreklerinde Allah’a şirk koşan asla meyletme hiç birine ve
mealinken inanç ve sevgi umudunu bile ve döşe evreni yüreğinle.
Niyetindir seni sen yapan.
Ve amelin.
İhanet etmediğin kadar doğruluğa ve
dürüstlüğe hele ki emdiğin süt kadar da helal ise aldığın nefes ve ayrılmadığın
yol ve varsın atsınlar seni kapı dışarı ve işte şimdi daha yakınsın Rabbine.
Tünediğindir adalet ve asalet ve
merhameti sana öğreten Rabbin madem bahşetti bu ömrü sana başın gözün üstüne
Nimet ve ekmek yediğin kapıya da sırtını dönme.
Sev illa ki.
Sevilmeyi dahi talep etme.
Kimse sana acıyan ya da senden haz
etmeyen olmasın da asla umurunda. Sensin seni bilen ötesinde Rabbin, meali umut
ve sevgi olan inancınla saf tut yürüdüğün yolda yüreğinle sevdiğin kadar da
yüksünme asla hayattan ve içindeki deryayı kolla koru ve sun insanlığa
sunamadığın ne ise varsın sürül de yeter ki sürünen yılanlara benzeme ve bil de
nihai çıkış noktanı ve sen, Nimet…
Mademki bir noktasın.
Mademki tek bir zerreye tekabül
ediyorsun…
Noktaladığın ne varsa dününde kalan.
Hangi virgülse gününde bağdaş kuran.
Yeter ki üç noktalı olsun hayallerin
ve ufkun ve umudun ve şiarın iken inanç şivesi de olmaz hem aşkın ve
yaratılmışlığına binaen serildiğin o tünekte kâh saka kuşu ol kâh sek bir bir
yeter ki saklı tut iyi niyetini ve gürül gürül çağlasın duyguların ve sevgin ve
izafi olan mutluluklara da kanma.
Sen ki kandırmayan.
Sen ki insanlara kolayca kanan.
Sen ki sensizliğinde dahi şükre
delalet ipuçları arayan.
Ucunda sallandığın ipe riayet et
aslında bağlı olduğun o kalın ip aslında umudun kökü sende iken kimse de pamuk
ipliği bellemesin hayallerini ve yettiği kadar ömrün umut et, Nimet.
Bir bak bakalım arkana.
Ya da boş ver gitsin ne de olsa dün
dünde kaldı nimet ve anda saklı rahmeti çek içine ve yarına dik gözünü anda
saklı o mevcudiyetinle de şükreyle aslında sana sunulan her şey için ve de
sunulmayan ne de olsa hayırlısını veren sunandır Rabbin.
Emanet iken canın.
Asalet saklı iken yüreğinde.
Esir olduğunsa hiç kimse aslında
asırlardan sönmeyen bir ışık ve işte pusulanı saklı tut ve kimse punduna
getiren itibar etme yeter ki kulluğunu bil ve sığın Rabbine ve sınandığına
binaen kusur etmeden uy verilen emirlere yeter ki hakkını ver kulluğunun.
Çok sevdin, Nimet, öyle değil mi?
Ve sen sebepsiz sevdin insanları.
Ve işte verdiğin sınav çünkü artık
idrak ettin ne kadar sevip sevmeyeceğini ve tek bir kıvılcımdan doğan o İlahi
Ateş ve işte sırrına vardın içindeki meziyetin.
Onlar ki zulmettiler.
Onlar ki eziyet bildiler sevmeyi ve
sevgiye karşılık vermeyi.
Ve sen asla vazgeçmedin.
İşte vardın sonunda o nihai çözüme ve
işte İlahi Aşkın gücüyle nihayetinde çözdün içindeki şifreyi…
O ki sana şah damarından da yakın.
Meylettiğin sonsuzluktur seni ufuk
çizgisinde tutan ve mealidir yüreğin ve işte içine doğan huzur ve güneş üstelik
gecenin kör vaktinde nasıl da ışıl ışıl evren.
Nimet, sevgili Nimet, sana sunulan en
muazzam nimet olduğunu bil artık sevginin ve neşrinde bunca duygunun ve işte
İlahi Aşkın ateşinde yandığın ve arındığın kadar da huzura nailsin:
Ne öncen.
Ne sonran.
Sadık kaldığın kadar Rabbine sen
zaten sunulan nimetlerden sana biçilen ömürle karşılığını buldun ve bulacaksın
da sevginin ve inancının ve işte sana açılan cennet kapısından ilk adımını
attın bile.
teşekkür ederim