Yitik bir rengim ben: kemanın yayında gidip gelen kelebek gülümsemelerim, öğün atladığım yetim bir düşüm ben, sevgili:

 

 

 

İçine düşülesi aşkın gözleri yaşlı neferi

Kazık kaktığım aşk ve bu efsunlu gezegen

Manivelası yüreğin

Hem hem kıt kanaat sevenlerden olmadım ben

Kokladığım kadar yalnızlığı uzayan bir yolun yolcusuyum

Kördüğüm varlığım hazanın da yoldan çıkmış rüzgârıyım

İçime tersten estiğim

Esip de gürlemediğim koca bir yalan

Ben bu dünyada en çok sessizliği giyindim

Şüheda öğretiler asla değil dünde kalan

Siması tanıdık bir mısrasın sen, sevgili

Semazen yüreğin de telaşı

Hicap yüklü bir bekleyiş

Ne çıkmış ki bu sevginin de tekelindeyim

 

Tek tük gördüğüm değil

Hepten ördüğüm bir hırka

Rengi soluk pembe

Yüreğin de yırtık fanilası

Hala üzerimde yalnızlığın kokusu

Bin bir edayla nükseden gecenin satır arasına

Kondukça sesi

Kovdukça iblisi kapımdan

Ve işte seğirten zaman ve mekân

Bense boyutsuzluğu üstüme geçirdim ezelden

 

Manivelası mevsimin

Matemin de ön görüsü

Yoksa durduk yere sever miydim?

Gönül bahçem

Yürek pervazım

Yandıkça uçları eteklerimin

Dökülen taşlar ne ki başıma yediklerimin yanında?

 

Yedeklediğim bir şiir bir günce

Yatıya kalan günün de ertesi

Hala mı karanlıktır ufuk?

Hala mı kararlıdır yürek?

Hala mı hatırşinas ve sulu sepken gibi yağdığım

Yağmalandıkça içten içten

Muhbir bir sözcük gibi

Esmesi an misali

 

Evreleri kayıp bu aşkın

Yeltendiğim kadar sonsuzluğa

Ucu bucağı yok da acıların

İçimi açtığımın ertesi

Aymazlığı sözcüklerin ne çıkar ki yarına kalsa gerisi?

 

Yâd edilesi bir mihrap konduğum

Yaren bildiğim mehtap bodoslama vurulduğum

Yerle yeksan dünyam dünümde de saklı bir gizem

Hüznüme renk veren turuncu güneş

Hüznümle sektiğim bin bir dilek

İçimde devinen beyhude kuşlar

Kanatlarım kırıksa kırık ne var ki?

 

Yeniden doğmanın da müjdecisi

Şiire katık yaptığım inanç ve sevgi

Nazenin gülüşüme de ortak melekler

Akseden gülücüğün perdesine gizlenen renk renk kelebek

Ve işte takas yaptım ben duyguları

Kaydıkça bu kaygan zeminde

Ertelediğim mutluluğa ramak kala

Bir seviden çıkıp da yola

Varamadığım yakası sevdalı şehrin

Nasıl ki kat izimle mevcudiyetimi ispatladım

Bir fermandan da öte fedaisiydim ben bu imkânsız aşkın

 

Cenk halindeyim gün ve gece

İçimde delişmen rüzgâr

Bir avazda doğan ay ve güneş

Ve işte sekiyorum sonsuzluğa

Verdiğim her molada baştan sona sayıyorum

Adeta yeni doğmuşçasına

Şiirimin elbet yeniden doğduğumun müjdecisi…