Card image cap
Büyümeyi̇ unuttum ağlarken



‘’Biliyorum bu şiiri sevmedin

Oysa ben de sana bu şiirle

Orada çok güzel bir hata var demek istedim

Şiirimle şart değil artık sevgilim

Bir şarkı da olur ama yeter ki

‘’hatamla sev beni!’’

 

(Alıntı)

 

 

 

 

 

Önce mavi’yi sevdim ben:

O ki; annemin gözlerindeki ışıkla

Yâd ettiğim her rengi

Sevgi makamında büyümeyi şerh düştüm ben:

Ne iklimle doğan renkleri

Ne de ölümün soldurabileceği bir şarkıya

Öykündüm.

Düş palasında hâkim olan o büyülü atmosfer

Şakıyan bakir kuşların sarnıcında büyüdüm:

Ellerimde ne kır çiçeği

Ne ölüm

Ne de öfkesi âlemin

Ayrı kılmadı beni sevmekten, inanmaktan.

 

Bir mezura ile aldım boyumun ölçüsünü

Parmak uçlarımda yükseldiğim

Devasa kanatlı o ölü kırlangıç

Ne başına buyruk bir ömrüm oldu

Ne de davetime icabet eden yaslı bir martı.

Bazen özendim ölüme

Sevdiklerim her terk ettiğinde

Yenilmişliğime binaen

Sırtlandığım özlemi ve acıyı

Kıymık batar gibi saplandı sözcükler

Ne yufka yüreğimde

Ne solumun solmayan gülücüğünden ayrı tuttum

Mısraları.

 

Zamana yenik de düşmedim

Büyümeyi unuttum ben ağlarken.

Büyüttüğüm gözümde

Hep ilahi sevdalar

Hepsi de beşerin terennümü ile sarılı

Oysaki İlahi Aşk’mış güzergâhım.

 

Mavi turnamı kurban verdim tutuşan yangında

Savrulan küllerime ne çok Anka kuşu tanıklık etti

Bazen bozguna uğradığım

Uğrunda sevgi masallarının

Ben delişmen mizacıma asla kılıf geçirmedim:

Sevdiğim kadar özgürdüm ne de olsa

Sevilmeyi bile arz etmedim

Kundaklanan her rengi çocuğum bildim

Tıpkı acılarımla sözlendiğim o düş öncesi.

 

Salgında ölmedim

Oysaki nefretti bürüyen gözünü beşerin

Bir iklimde bile yenik düşmedim

Her mevsim ç/ağlasam da

Yangınlarımı sel olan

Naşıma eşlik eden

Narin ellerinde annemin

Büyütmedim gözümde yüreğimdeki kuşları

Büyüttüğüm kadar ne çok insan

Arşı alaya çıkan bir buluttum hepi topu

Sevdamla meleklerin kucağında

Nöbet tuttuğum…

 

Ömürlük vardiyamda şiirlerle yatıp kalktım

Son yılların en endamlı coşkusuna nail bir tufanla

Şiir yedim şiir içtim

Sevgiyi meze yaptığım

Onca ucu yanık düşte

Başım düşmedi de öne.

Savurgan mizacımla kendimi öğüttüm

Her öğüdünde evrenin

Kaç öğün aç geçtim.

 

Şiirsiz dünyaların nezdinde

Ben saklı bir rüzgârdım

İçindeki dağınıklığın seyrinde

Yanmaya meyyal bir alev topu

Sürgün edildiğim bunca acının da muhatabı.

Ne suçluydum ne güçlü

Sadece bir insanoğlu yolu şiirden geçen

Şiir idi köprünün bir ayağı

Diğer zaten sefil acılarım.

 

Mizacımda ne nefret ne kinaye

Kendimle uzlaşmak dileğimle

Sevdim koca cihanı.

Hatam olmasa da suçluydum

Oysaki sevmek idi tek hatam

Bilinmezin izini sürdüğüm ömürlük güncemde.