‘’Kimseler görmedi Ömür Hanım, bu dünyadan
ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü
yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle
yüzümde, incelik adına, ben geçtim...
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini
bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak
ağzı. Ve yüzün ömrümün atlası, düzlükleri bunaltı yükseklikleri korku
uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı
mıdır ömür hanım?’’(Ş. Erbaş)
Düşlerim engebeli:
enginliğin ritminde saklı güneştir içime doğan umudun tefsiri ve aşkın ilahesi
bir sancıdır yüreğimin tutuklu iklimi.
Nazımdan niyazımdan
vazgeçmedim ve sevmekten ve işte kalbimin, ‘’sev’’ tuşuna bastım mı otomatik
yazıyorum.
Acılarımın büyüdüğü
gecelerden geçiyorum.
Şehrin geçkin
semtleri.
Şehrin seçkin
sevdaları.
Bir martavalsa aşk
oysaki ben Araf’ta saklı kaldığımı farz etmiştim bir ömür ve işte aşkın
şakıdığı hüzünlü hücremden sökün etti edecek sözcüklerim asla geçiş izni de yok
mutluluğa mühürlü kalbimi söktüm yerinden.
Ulubatlı Hasan
gibiyim.
Bedir, Uhut ve
Hendek savaşlarına yağan rahmet gibi.
Hünkârım.
Hümayunum.
Sevdalandığım
Huda’m…
Bir koşut saklı
içimde bense penceremde saklıyım ve perdelerin uçuştuğu iklimde hala baharın
tadını da alamadım.
Mevsimlerden seyyah
düşlere yolculuğum.
Sedefli satırlarda
bazen şifahen andığım.
Hüznüm sandukamda:
hazanım ruhumla sevişmekte ve yüreğimdeki tozlu kilim aklımın pencerelerine
konan Anka kuşuna sitemim belki de mevsimin lebideryasında saklı sözlerim.
Gönlün çatısı uçtu
uçalı.
Aşkın zincirlerine
bir de seni ekledim mi…
Ve işte reşit
olduğum ilk günkü gibi hala rüştümü ispatlayamadığım toplum bu yüzden aşka ve
şiirlere sığındığım.
Yüreğin küpeştesi.
Mevsiminse repertuarı
doldu dolalı.
Bahçemiz cennet
benzeri, pencereye konan kuşlar belli ki meleklerin neferi ve aşkın süvarisi.
Şimdi meylettiğim
bir düş’ e konmanın ertesi sabahı sabah edeceğim gecenin kırık tekerinde ve
aşkın tekelinde saklı bir fani olmanın ertesi şiirlerdir dünümü d/eştiğim ve hikâyelerimdir
günümü eşelediğim.
Minyatür gülücükler
saklı.
Miyop gözlerim ışıl
ışıl.
Mikado çöplerinden
inşa ettiğim evimde saklı aşkın rüzgârı ile yerinden sökülen çatım ve çakımla
oyduğum şu kütükten boca ettiğim talaşın süpürdüğü yollarda ben telaşla yaşıyor
seviyorum.
Nişanesi günün ve
nizamı öykümün.
Nazireler adadığım
niyazımda saklı gizemim ve gönlü rotası göğüm hulasası aşkla erdiğim en yüksek
rakım aşkı mübalağa etmediğim gel gör ki uyruğumda saklı İlahi Ateşin
kıvılcımlarından doğan günün ve şiirlerimin de bandrol hakkı olmaksızın bol
keseden sevdiğim ve yazdığım yalan mı?
Çok teşekkür ederim
Tebrik ediyorum.
Kaleminize sağlık.
Esen kalın.
Teşekkür ederim kıymetli hocam
Selam ve saygılarımla