
Bi̇zler sevdali semazenleri̇z madem
Öğretilerin canı cehenneme demek mi?
Haşa! Elbette inkârı doğruların ve isyanı sonlanmayan şer yüklü mihrakların.
Göğün kopçası az evvel koptu ve süt
beyazı yalnızlık serildi boşluğa.
Kükreyen bulutlara da son kez b/aktım
ve nabzı yitip gitti gök kuşağının zaten şehr-i İstanbul’un hangi karesinde
saklı tutulacak ki renkler ve masum yüreklerin sonlanmayan dilekleri?
Kiri pası yeryüzünün.
Yağmur dahi şehre uğramaz oldu hatta
tüm evrene ve koyu gözlerinde cehaletin, izini de sürüyoruz acıların ve
mazlumların sonlanmayan çığlıkları.
Bir köreliş.
Bir yitim.
Ne çok maruzat aksayan ayaklarında
şiirlerin, kimse çelme takan şiir gözlü ve şiir yürekli ç/ağrılara.
Bir tebessüm de aniden solabilmekte
ve yitip gitmekte insanın neşesi ve dalyalarca hüzün sarmalında kenetlenen
mazlum yürekler.
Bir beyit adayabilirim ardından
günün.
Reçinesinde acıların bir parmak da
bal çalabilir haris gölgeler.
Kundaklanan ömre ağıt yakacak
kimseler de kalmadı hani geride ve şimdi tutup da ucundan sallandığım o ipin
neresine konacak benim dualarım ve hangi kâfir alkış tutacak maziye ve mateme?
Göğün kiremitleri kırıldı madem.
Mahzendeki o küf kokusu da mademki
sindi tavana kadar uzanan o duvara yoksa göğü kapatanlar mı nasiplenecekler bu
yangından?
Hani kanayan şiirlere toz
kondurmazken.
Hani sevdiklerimizi dualarımızda
saklı tutarken.
Bir mersiye idi az evvel şenlikli
güruhun idame ettiği elbette herkesin birbirine methiyeler armağan ettiği.
Kadın- erkek kapışan.
Çoluk çocuk tufanda savrulan.
Bir beyit kadar kısa ve de anlamlı
iken hayat ve gizinde saklı iken yüreğin elbette güzel günlere biat.
Hep özlem; hep umut.
Birileri de bağırırken: ‘’Unut,
unut’’ diye tekerrürü işte günlerin ve tevekkül yüklü gönüllerimizden başka ne
var ki bir de saf tuttuğumuz kadar Rabbine ulaşmak adına dağlar taşlar açan şu
zümrenin de otağı kurduğu her izlekte aslında şerre lanet okumak elbet mazlum
yüreğin tokuşan acılarında iblisin de lideri olduğu bunca zulüm ve ölüm.
Havanın neminden mi ne?
Ağırlığı içimizdeki kara bulutların
ve serinlemek adına gözyaşının rahmetine sığınan nicesi.
Dolan yüreğin boşa düştüğü tıpkı boşa
düşen bir vatandaş gibi kendine tutunacak dal arayan.
İhanetin izdihamında ihbar etmekse
kötüyü neye uğradığını şaşıran.
Gelir geçer, demenin meali belki de
kendimizi kandırmakla iştigal.
Gelip de geçmeyen ne ise ve hayatın
kurgusunda bizler programlanmış kıt beyinlerimizle hem teknolojiye hem de
nefsimize köle olmuşken.
Az evvel duydum.
Az evvel sustum.
Az evvel vardım şimdi yoğum.
Mecali tükenen bir ihlaslı yürek daha
ve kalp çarpıntısında hızlanan soluk alışları belki de boş vermeden geçen
gününe yazık etmenin verdiği hayal kırıklığı ile bilip bilmeden düştüğü nice
tuzak.
Uğuru mu günün?
Yufka yürekli metinler mi bir şairin
kaleminden çıkan?
Sevgiyi şiar edinip zebaninin
kokuşmuş varlığına direnen.
Bir serenat aslında şiirlerin
d/okuduğu.
Sevdalı bir yürek elbette doğduğu
günkü gibi kalmaktan başka gayesi olmayan.
Nazire eden bir bulut ve sübyan bir
sevinç belki de asla erişemeyeceğiz o gün yüzü yine de nur dolu yüreklerden
taşan inanç ile birbirimize dokunmak ve güç almak bir anlamda.
Nehir yatağı kurumuş oysa nice
insanın.
Baş koyduğu her güzellik unutulmuş
çoğu insan nezdinde.
Afaki bir mutluluk bile çok
görülürken isyanın da biri bin para ve tövbelere sığınmak yerine mangalda kül
bırakmayan ve haris düşlerin de mealinde sırıtan nidalar elbet köhne bir
yürekten firar eden umut gibi ve de unutulmuşluğun atlasında donanımlı bir
hüzün gibi.
Kırağı çalan mevsim nasıl da alacaklı
dünden.
Koz verip de eline birilerinin köze
dönmek an meselesi.
Yaşamak hiç bu kadar zor olmamıştı.
Ve berat eden bir imge bir de düşleri
kundaklayan geceye dönük yüzünde şairin bir nebze de olsa huzurun izi olsa
keşke.
Yitip gitmeden ömür.
Yenik düşsek de bir ömür.
Bizler sevdalı semazenleriz madem…
Tavaf ettiğimiz kadar da takatimiz
tükense de elbet acılarımızdan doğacaktır yarınlar ve umut.
Geceyi devir teslim töreninde aşina
olduğumuz her şeyi unutup başa alıyoruz madem hayatı ve şimdi sıkı sıkı
tutunalım birbirimize en azından solup gitmeden baharlar kucağımızda kocaman
bir bohça içine sakladığımız hazineyi de sonsuza kadar muhafaza edelim tıpkı
bize sahip çıkan İlahi Gücün hükümranlığında soldurmamak adına içimizde saklı
nice hutbeyi ve bir solukta sevip de şerh düştüğümüz her an’a nasıl da şükür
doluyuz en azından kapıp da koyuvermedik kendimizi ve gocunmadan yaşayıp sevmek
bizim işimiz tıpkı inancın rütbesinde salınan mahlaslar gibi adı sanı olmayan
yürek işçileri…
Göğün kiremitleri kırıldı madem.
Mahzendeki o küf kokusu da mademki sindi tavana kadar uzanan o duvara yoksa göğü kapatanlar mı nasiplenecekler bu yangından?
Hani kanayan şiirlere toz kondurmazken.
Hani sevdiklerimizi dualarımızda saklı tutarken.
Yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
Teşekkür ederim arkadaşım. Sevgilerimle canım. Hayırlı akşamlar dilerim.