
Bi̇r susup bi̇n yazdiğim
Düş çıkmazı mevsimin, serabında
kaybolduğum göz ucumda saklı nemin ihtarıdır belki de ve işte derviş
saçaklarında şiirin, sözcüklerle oynaşıyor içimdeki güvercin dilediğince uçsun
diye yüreğim; dillendiğince ukde kalan her dünde bütünleşen benliğim bir çeyrek
hükmünde sezilerime emanet bahşedilen sevginin…
Gönülden geçen hangi sessiz gemi?
Bir koşu sevdiğime delalet
Pervane olan elbet:
Kıblemde saklı rivayet.
Sözcükler efsunlu bir baş eğiş
Aslında dik başlı kalemin nazarında
Göğe konan bir kuş gibi çırpındığım o
sefalet
Bir susup bin yazdığım
Beylik bir efkârdan da öte
Diri teninde bulutların
Uçmakla ölmek arasında gidip
geldiğim.
Her saklı dündür ufkun s/üzgün suru
Aşkla kıyama duran bir vakittir belki
de
Gelgeç mizaçlarında şairin
Kelamı bandığım görünmezin sancısıdır
Üstelik içine çektiği nefeste saklı.
Şiarı rüzgârın
Uçuşan yelesi ölü atın
Öykündüğüm neyse yerli yersiz
Öldürmekse sefil nefsi
Tebessümler eşliğinde vuku bulan bir
sanrının
Nezdinde atan şafağa sunduğum bir
asalet.
Ait olduğum mu sandığım mı?
Sarmalı evrenin içimde saklı
Sözcük cumhuriyeti belki de
söylenmeyen efkârı
Günün
Kasıtsız ölen bir hükümde sevdalı
En çok belirsizlikten kasıt
En çok azlıkta saklı
Çoğalan hüzün katıksız esen
Yüreğin inhisarı.
Elbet göğe kayıtlı bir kuş gibi
Endamlı gölgelerin hicabı
Aksıran sesinde solan güneş
Aksayan sözcüklere imgelerle ettiği
ateş.
Bir sancak ki tutunduğu
Bir şeref ki sunan Rabbi
Her karede esen tebessüm ve huzura
odaklı
Su küresinde saklı bir damlanın
Gözünden düşen yaşına sadık aşkla
Yere göğe sığmayan bir mutluluk
Tutuşan nuruna da eşlik eden.
Bir masalın firarı yürekten
Bir şahikanın gözünde saklı
Dolmuş miadı
Şiirden de öte
Kılavuzu elbet bülbül
Açmayan gülün son istirhamı.