Bir düşün taslağında yerleşik imgeler en çok da gecenin perdeleri aralarken gözlerini küçük adımlarla neşreden mehtaptan çaldım ben bu sevinci.

 

 

Bir vaveyla kundaklanan ve kutsal

Bir başkaldırı

Hükmeden neydi de melun mahzun şarkılar

Iskaladı neşemi?

Bir katre de olsa yalamalıydı yüzümü mutluluk

Şehla gözlerinde yorgunluğun

Adeta sevdiğimde bulutlara dokunduğum

En çok en çok özlemin asaletinde

Titreyen bir yapraktan fazlasıdır da titrim

Sığamadığım kitapların yapraklarından

Taşan

Aşkın aksine sürdüğüm reçel misali

Gibi tatlı bir yorgunluğun da müptelası.

 

En çok gölgeme uzak

En çok ruhuma yakın

Aşka yatkın bir haletiruhiye

Bir heceden taşan coşku gibi

Çevreleyen evreni

Gel gör ki ne kaldı eskisi gibi?

 

Sudan sebeplerle ağladığımız günler

Geride kalmışken.

Geceye ektiğimiz zulüm gibi neşreden

Acılarla dolu küfemiz

Derdi tasayı unutamadığımız bir evren

Yine saklı ruhumuzda umut

Ufku dahi esir alan karanlığı bile

Kale almazken

Hele ki düştüğümüz aşka

Yazdığımız şiirlere sığınıp

Sadece yarınları ve hayalleri pohpohladığımız…

 

Esrik günler

Endamlı gökyüzü

Çivi çiviyi sökerken

Daha kaç aşk eklemeli de zemine

Kaykıldığımız zamanlardan

Uzanıp dokunmak adına güneşe…

 

Gece bile aydınlık dünden kalan

Her duyguya eklerken bir bir umudu

Bir buse kondururken alnına saf ruhun da

Gölgeli yolunda seken bir kuş gibi

Gagalamaksa renklerin tutkusunda

Yanıp sönen bir ışıktan bile hızlıca severken

Hem de ezelden.

 

Tüten o duman

Sevdalı İstanbul’un siluetinde

Belki de bir ada vapuru tembelce sürüklenirken

Mavi denizin koynunda

Bıçkın bir imge ile demir alıp en zirveye

Aşkın şaşalı ümmeti biz şairlerin

Sönmek bilmez işte ışığı

Kâh hüzne kâh özleme serildiğimiz

Her şiirde hala muzip bir gülücük bahşeden

Bunca rahmet

El ele verdiğimiz kadar da mutluluk

Dileyen ta yürekten.

 

Makûs talih mi?

Münferit sevgilerde coşan ruhun

Tahliye olduğu o hücreden çıkıp da

Dokunduğu özgürlük ve mavinin

Her tonunda

Yeniden doğmak adına

Seğiren gözünde yıldızın

Bir nutuk daha atmaksa içten gelen

Varsın adı deliye çıksın şairin

Hele ki velisi aşkın

Vedası hüzne

Varsın kansın da en imkânsıza

Yaşamak ne ki?

 

Yanmakla ve yazmakla iştigal

Bir şiirden daha ne ister insan?

Hele ki yudumladığı suda dahi

Yüzen sözcüklerden kendine inşa ettiği o dünya

Çok görünmesin hani kimsenin gözüne…