Bir düş’ ün meftunuymuşum senelerdir düşün düşün işin içinden çıkamadığım: bir renk ise azadesi yalnızlığın bir azize gibi soluklandığım göğün hüzünle randevusu ıslıklandığı kadar ruhumun uçuşan polenlerinde saklı bir kelebek gibi bir de kozamdan firarım içine düştüğüm bir yenilgi addedilse de efkârım ben aşkın ben inancın ümmeti binlerce saklı sırda ve duada baş koyduğum yoldan da yok iken dönüşüm: dön dön semazen eteklerimde saklı hasret ziyan olsa da ömür ziyadesiyle yaşadığım kadar insan olmanın onuru ile hem başım dik hem ayakta ve koşarken Rabbin Dergâhına yedi uyuyanlar mağarasında servetimi beyan ettiğim kapısından kovulsam ne ki dokuz yüz doksan köyün ne de olsa binincisidir hicretim sefasını sürdüğüm ne ki ömrün semada saklı bir Yıldız’ım ben asla yılmayan asla yolundan sapmayan…