Giyin düşlerimi sadece giyin ve düşlediğin o tanrısal boşlukta soldan saymaya başla yenilgilerimi.

 

 

Kükreyen bir çiçeğim ben azap dolu ve alabildiğine deli.

Kayan yıldızım, toz tufanında mevsimin

Peşine düştüğüm polenlerden

İmha ettiğim o karanlık gezegen:

İşte pekişen hasretin ve sevginin

İzinde sürüklendiğim yarım yamalak gülüşümden

Medet ummayın

İçimdeki karanlığı hor görmeyin

Bilemezsiniz arkada saklı o devasa aydınlığı…

 

Issızlığımı ıslıkladığım

Yamalı bir masalım ben;

Yaralı bir mevsimim

İçimde saklı meleklerim

İnsanlarsa tefe tutarken

Bilemezsiniz bilemezler de tavaf ettiğimi

Rahmeti ve aşkı içime boca ettiğim

Umudu da hor görmeyin

Harında hüznün

Boykot ettiğim şu dünyevi hezimetin

Başıbozuk düzene de verdiğim cevaptır şiirlerim

Ve nemalandığım aşkın…

 

O esen aralıksız nahoş ve namert rüzgârın

Peşindeyim yalın ayak

Tabanları yanarken sevdalandığım kalemimin

Bilemezsiniz asla bilemezsiniz

O kalenin müdavimi olduğum

Sıra dışı neferiyim de bu dipsiz aşkın

Hülyalı yüreğim ve buğulu gözlerim

Gözlerinize ilk kenetlendiğimde nasıl da mutluyum

O kısacık an

Sözünüzü kesip de heyecanla anlattığım

Masallarımı can kulağı ile dinleyen

Hatırşinas yüreğinizde bir yer bulmanın

Verdiği mutlulukla

Bilemedim de bunca zaman

Kendimi kandırdığımı.

 

Hali hazırda esiriyim ve eseri aşkın

Sataşan iblisi kapı dışarı ettiğim

Elbet sadece Rabbin izniyle ettiğim

Ve kabul bulan duaların:

Duayeniyim de aşkın ve umudun

Şavkında mevsimin

Şevkinde özlemin

Dipçiği belki de kalemin.

 

Ah, yüreğime saplanan bakışlarınız

Kirpiklerinize asılı kaldığım hazanın dilinde

Seğirten bir heceyim

Müdavimi duyguların

Muadili acıların

Münferit kaygılarımdan

Alamadığım başımı ve açtığım

İçimi sunup da o altın tepsinin

Nezdinde nakavt olmuş aşkın

Damıtıldığı yüreğimde.

 

Hasbelkader sevmedim ben sizi durduk yere de nişan

Almadım hecelere

Zaaflarımı ölü bildiğim gecelerde

Sadece sustum ve dilek tuttum

Aralıksız eşlik eden niyazlarıma vakıf sadece Yaratan

Çimdiklediğimse içimdeki çocuğun o sıska kolu

Acıdan derdest olmuş yaslı yüreğimde

Bir yanıp bir sönen

Deniz feneri gibi

Feridir bu aşkın ve mevsimin.

 

Tam teşekküllü ruhumda

Sıra bekleyen bir hasta gibi

İhya eden sadece zamandır

Mekânım da yok benim fazla zamanım da

Diktiğim kadar söküklerini yüreğin

Dilemmasında hüznün

Sarmalı nice duygunun

Kalemse buhran geçirirken son zamanlarda

Yazamamanın verdiği acıyla nasıl da kaykıldım

Şiir denen dehlizde hani olur da olur da

Kendime rastlarım duygusuyla

Yazıp daha da çok sevmeliyim kendimi.

 

Şahsına münhasır rüzgârın ıslık çaldığı

O çetrefilli yolların müdavimi olamadım ben

Alabildiğine vakur ve mağrur

Mağduriyetime şahit nasıl ki Yaratan

Boylu boyunca serildiğim gecenin de küpeştesi

Deşifre ettiğim bir minval ki

Göğsüm kabararak sevmeliyim en çok da kendimi

Zaman kalırsa yeniden uğrarım yüreğinize

Kilitli bir kasanın da şifresi saklıdır her yazdığım şiirde

Bulamadığım bir pusula

Bilemediğim kadar da bilediğim yüreğin hengâmesi

Israrla seven biri olmanın da tesellisi…