Sismik bir yalnızlığı ihbar ediyor
cebbar gece ve ceset yüklü mazisini dilimliyor toprağın teninde.
Sökün eden aryalar var saf tutan
Yalnızlıkla bağdaşan bir acının hükmü
var içimde
İçerlediğim gamlar seyrediyor
Ben ki seyrüseferinde milimin
Beş karış açık kalan ağzımla kuşlar
avlıyorum
Perakende sevinçler
Toptan hüzün
Top tüfek donandım da geldim
Aşkın titrine bastım parmağımı
Ve devasa bir sus payı söylemde
durdum içtimada
Ve hazır ol:
Yüklendim vatan topraklarını
kürediğim iklim ne ki?
Sefasını süremediğim hayatın
uzatmalarını oynuyorum:
Bazen bir şiire denk düştüğüm
Sözcüklerin rotasından çıkıp başımı
döndürdüğü
Göğün melankoli yüklü bulutları
Boykot ettiğim kadar da var hayatı ve
kötülüğü ve kini
Kindar yüreklerden sökün eden yel
gibi
Yoldan çıkan bir duygunun savruk ritmi
Ve kazayağı acıların dem vurduğu
Kelamı yitik şair
Selamı yitik şehir
Sandaldan sandala uzanan kürek gibi
Kürediğim önüm ve küstüğüm
Külliyen âşık olup yandığım
Bazense solduğum
Solgun yüzünde gecenin
Tefe tutulan mehtap gibi
Nasıl da dolgun ve doygun gökyüzü
Hazan ertesi kış gibi
Kış ertesi bahar
Celladına âşık olan hükümlünün
giydiği
O izafi can yeleği…
Kopuk düğmelerinden öyküler yazdığım
Bilinmezin izinde saf tutan gizin
Sırlı aynaya duyduğu aşkı
İçime çektiğim nefes ertesi
Başa dönen yaşam şarkısı
O kırık plak ve kırık iğne
Sevici gölgelerin uzağında bir hece
Aşkın idamesi
Özlemin ikamesi
Hüzne şerh düşen şiirin gövde
gösterisi
Bil mukabil kaderim
Yüzü suyuna hürmeten tasniflediğim
düşlerim
Ve kaderin cilvesi
Cehaletin bıçkın sesi
Rüzgâra kapılıp koyulduğum yol gibi
Dalıma uzak
Köküme tutkulu
Bir gülün şeceresi
Gülümseyen ruhumda saklı ibaresi
Hem ömrün hem ölümün
Solunda esen yel gibi
Yâd edilesi
Mazinin mimarı
Çöken binaların çığlığı
İnsan olmanın kudreti ve acizliği
Hacizli düşlerime şerh düşen
gerçeklerin şeceresi
Hüzne biat
Aşka tuzak
Bu yalnızlığa inat
Şah damarımdan yakın olana duyduğum
sevgi ve hürmet
Yana yakıla yaşamazken
Yerle yeksan olmuş ruhumdan sızan
O vaveyla
Fısıltının ertesi
Arşı alaya çıkan sesim ve çığlığım
Bir kafiye kadar uyumlu olsaydım
keşke hayata
Böyle gelmiş böyle gider madem
Matemimle sevişen mabedim
Meltemin dualarıma eşlik ettiği
Yarenim ve yârim ve kalemim
Dik başlı bir acı
Derinde saklı tevazu
Öykümse henüz şimdi başladı:
Bil mukabil, hayat
Aşka biat
Tutuklu kalbim ve rotam
Bu yoldan dönüş yok madem
Duygular fora, azizim
Nemli göğün namına yaraşır bir
haykırışla
Diktiğim sökükleri bilinmezin
Gaipten gelen coşkuma ve hüznüme
Şerh düşen kaderin güncesi
Nasıl ki aşka namzet her şiir
Nasıl ki aşka namzet ömür
Kehanetin ertesi yüzümde açan
binlerce gül
İsmimle baş koyduğum şu yolun bitimi
Rast geldiğim kendime
Dikenlerimi dahi sevebildiğim bir
ömrün ertesi
Sadık olduğum kadar kaderime, köküme…