Mavi mintanında özgürlük vardı şehrin

Ve d/olgun notaların püskürttüğü isyan

Başmisafiriydim yorgun sisin ve göklerin tebaası hasretlik

Bakışlar:

Ah, derin çok derin

Benim t/aşkın ırmaklarım.

 

Sevi dilinde büründüğüm kotasıyım aşkın

Devasa bir lanet içerlediğim

Doğasında yalnızlığın,

Bir ara öğün adeta

Her göğün tırmandığım basamağı

Hala arşa eremediğim

Hala küreyip de bitmeyen yenilgilerim.

 

Düş pazarımda buldum ben kendimi;

Kendimde buldum şiirlerimi

Ve şiirlerimde seni ve sisli yüzünü

Ufka biat bir haykırış adeta tepinen gölgeme

Arzı endam eden bir Anka kuşu

Düne nispeten daha hoş görülüyüm bu gün.

 

Tüten yüreğim

Isısı artmış kaç ocak ise

Mevsimleri taşladığım bir başkaldırı gerisin geri k/açtığım

Bir penaltı adeta mabedimden ayrı kalamadığım

Soluksuz kaldığım her zifiri karanlıkta

Alacalı bulacalı bir serzeniş içimdeki iklime

Tokuşan bardakların kırgın neşeleri

İçleri matemle dolu ve gözyaşı da

Tuzu biberi şiirlerimin.

 

Bir manifesto düşen gözlerinden

Utangaç mizacımla bir yergi bir yanılgı

Boş atıp doluya tutulduğum

Anlı şanlı bir ömür

Kim ne derse desin itham pazarında

Bir de süzgün kalbim

Süzülen her yaşı yasıma bandığım kıvançlı bir hale

Eriyen mumun korkak ışığı

Elimi yakan bir d/okunuş uzaktan sevdiğim.

 

Satırları adam boyunda yalnızlığımla ıslattığım

Bir pervaz hala ve hala

İçimin kırıntılarında ağırladığım başmisafir

Kapımı çalmadan dalan içeri

Korsan bir yüreğin kozasında inatçı bir şarkı

Delerken içimi sevdalı bir nüans

Göğün katlarında aşk;

Aşkın katlarında yaş;

Yaşın muadili bir kelam

Detaylarda boğulduğum.

 

Şimdi lütfen düşün yakamdan

Mimlendiğim şiirler mi geçkin nazla

Yoksa yorgun şehrin iniltileri

Kaptı kaçtı dercesine

Aşkın da hulasası bir içimlik şiirlerde

Katıksız yası yastık altı yapıp da…

Yok, işte gerisi

Varsa sürgüleyin dilimi

Süngüsü düşen umudu da savurun boşluğa

Boşa düşmeden bir gece vakti

Şiirin de bam telinde uyuyup uyandığım bir manivela

Haykıran yüreğimle katık yaptığım acıyı.