Düşlerimden as beni ve de dişlediğim zincirlerimden yana savur beni rüzgâra.

 

 

 

Aşkın imbatı bu şiir

Şiirin gizinde saklıyım

Matemin hulasası

Gelmiş geçmiş en yorgun savaşçıyım

 

İz bilmem yol bilmem

El yordamı ile alabildiğine sevdim yaşadım ben

İklimlerin nazarında solduğum

Aşkın hazanında soluduğum

Gün mizaçlı bir ömür ise dillenen

Soya çekim belki de bu hüzün ve gizem

 

Babamdan yadigâr acılarım

Öğretilerin tebaası yalnızlığın hicazı

Aşka öykünen bir kulum

Kuldan öte babamdan mirastır kulağıma küpe yaptığım

Her yaş bir sağanağa denk gelir

Her akan yaştır yorgunluğun alın teri

Sevmekten yorulur mu peki insan?

Ya, sevilmediği malum değil mi?

 

İçtikçe sevgiyi yeşeren gök kubbe

Deştikçe yüreği bazen yüreği sokulan yerin dibine

Manidar bir şarkıdaki gizemi ve aşkı çeken içine

Hoyrat rüzgâr ve pişekar yüreğin izinde

 

Ölümsüz bildiğimden ötesi ölümcül bir rüya

Beşerin hicreti saklı evrenin dokusunda

Kokusu aşkın badireler atlatan

Yılgın ve yaşlı bir günde seken hece hece

 

Mimarı müzmin gecenin

Günü dahi kasvete boğan bir ikram

Meali olmayan duygulara anlam yükleyen

Çıtası da yükseldikçe sevginin

Beti benzi atan sancılı bir veda

Kendine âşık her eda

Aşk asla da değil yolgeçen hanı

 

Özgün bir yürektir elbet aşkın neferi

Bazen bir isyan bazen bir rüya

Tasnif edilmiş duygulardan örülü bir hırka

Kepenkleri mademki indi yüreğin ansızın

Sızısıdır babadan miras acıların

Acıdığı açtığı en derin yara

 

Hicran girift bir beste

Aşksa yorgun yalandan bıkkın

Yol yorgunu bir geceyi deşen elleri hüzün denen mihrakın

Gölgesinde yeşeren duygulardan örülü nazı niyazı

Dinmez de yaşamın