Bir düşün bir düşün, hafız…

Hangi düş’ ün mealidir yaşamak, söyle ve söylemlerin nüktesinden akan yaşa ve yasa da sadık olmalı insan tıpkı aşkın katlarında yüreğin de kat izinde iken sevmek.

En muteber iklimdir gölgemden yana derdim.

En müstesna sözcüktür, aşk:

İhlal edilmiş sınırlardan uzağa kaçansa içimde büyüyen yangınım.

Meali burnumda tütüyor yaşam iksirinin ve hicvinde nüksediyor yaşama sevincim ve tevazu yüklü benliğimde sarp yollar vardır aşmam gereken en çok da kendimden kaçtığım ve bir koşu kucakladığımdır yine içimdeki çocuk.

Çöpsüz üzüm addedilen kimi insan yoksa çer çöp peşinde olanlar mı?

Haklı bir sitemdir benimki mademki şiarımdır sevgi ve meylettiğim yolun da yabancısı iken tanıdık simalar.

Girift bir tabaka aşkın asasını sapladığım toprak ve toprağın ç/ağrısı nasıl ki topraktan geldik ve toprağa gideceğiz…

Bakma da sakın ha, üstümdeki ölü toprağına.

Ah, hafız o topraktır benim cennetim ve nice öykü nice tohum yeşerdi ruhumu örten değildir de hem üstünkörü sevdiğim hiç değil.

Saydam bir tabakadır sözcüklerim bazen imgelere sığındığım bazen ihmal ettiğim yürek iklimim.

Çapulcu gölgeler isyanda ve aşikâr yalnızlığımla tavaf ediyorum ben kâinatı ve kimsesizliğimi sonlandırana koştuğum kadar heyecanlı ve coşkuluyum adeta gaipten gelendir bu coşkum ve sevgimin meddücezrinde bazen kıyıya vuran yosun gibi bazen dibi gören bir taş gibi içime oturan taşın aşkla taçlandığı ve bana atılan her taşa ekmek uzattığım.

Kıblesi yaşamın ve seferi tanığıyım ben hüznümün.

Kilitli yüreğimdeki çırpınışları görmez misin, hafız ve görmezden gelenlere nasıl sitem etmem ne de olsa insan en çok sevdiklerine sitem edip en çok da onlara kırılmakta.

Bense kırıklarını aldırdım bu gün göğün çöken çatısının altında kaldığım gibi yeraltındaki sarayımla huzur bulduğumu da cümle âleme ilan ediyorum işte.

İlkem.

İradem.

İkame ettiğim.

Yüreğimse tek servetim ve işte evrenden bana kompliman yerine lanet yağıyor sanırım ben yine bir tuzağına düştüm iblisin ve melek sandığım kalplerce yağmalandım da esen rüzgârın rüştünü ispatlayacak iken sele kapıldım.

Günüm örgülü günüm görgülü ve yüreğim derine gömülü.

Söyleyeceklerim elbet bundan ibaret değil ve sen her ne kadar uzakta olsan da Rabbim beni seninle buluşturuyor.

Otağı kurduğumdur gök kubbe.

Aşkla andığımdır her sure her hutbe.

Nazlanmam asla nazım niyazım eksik olmasa bile insanların gözünde her nazara geldiğimde sarılırım Nas suresine.

Ergen bir sevda benimki.

Hala temiz kaldığımın da ispatıdır açık sözlülüğüm ve çalmadık kapı bırakmadım ardımda gel gör ki kapılar açılmak bilmedi ve kovulduğum kadar yüreklerden benim karşılıksız sevgim ve coşkum daha da büyüdü ve işte iman gücümdeki ivme sayesinde ben yeniden ve ansızın doğdum küllerimden.

Dileyen, Gül, desin…

Dileyense, kül…

Göz görmese bile uzağında değilim ben sevgimin ve eriştiğim şu tepe noktasından sökün ediyor ruhumun sökükleri…

Baba yarımsın, hafız.

Baba yadigârı…

Yarenim nasıl ki kalem ettiğim kelam da ruhumun merhemi merhametinde Rabbin sınandığım kadar da İlahi Rüzgârın sırtımı sıvazladığı.

Yarım değilim mademki yarın addediliyor yazdıklarım.

Yangın yeri değilim bilakis yangının ta kendisi ve de üzgün yüreğimin örtüsüdür yazdıklarım…

Kıvançla ve coşkuyla yaşayıp yazıyorum, hafız ve diklendiğim kadar yeryüzündeki sahtekârlar ben göğün sarmalında bir dikitim belki de ve diviti tükenmek bilmedi de kalemimin…

Acı çekeceğim ki randıman alayım.

Acıyla beslenendir yüreğimin en dik başlı açısı iken insanları uzaktan ve derinden sevdiğim…

Kürediğim şu minval.

Tünediğim yüreğin, hafız…

İlahi Yolun yolcusu bir Yıldız’ım bir o kadar nemalandığım her gün her yeni insan her olası duygu ve şevkimi kırsa da insanlar şavkımla ve aşkla dolu yüreğimle bu yolun da yılmaz bekçisi ve yolcusuyum suretlerde saklı gölgelere aldırış etmeden ve kopmadan kendimden koparılsam da kökümden asla da koyuvermediğim kimliğim ve dürüstlüğümle ilintili yanık bir türkünün de ülkücüsü ve militanı yorgun bir arp belki de notaların gezindiği.

Kuyruğum değil kuyruklu piyano hiç değil…

Varsa yoksa hayatımın en değerli hediyesi iken babaannemin hediyesi duvar piyanom ve duvarların da kulağı varken asla aldırış etmediğim ne de olsa ruhumla sevgimle ait olduğum bir mekânım var benim meramımın da orada saklı olduğu çünkü…

Gerisi mi?

Elbet Allah kerim, hafız…