Card image cap
Aykiri olduğum kadar da ai̇t olduğum bi̇r dünya

‘’İnandım öleceğim. Hissettiğim soğuğu artık ensemde,

Bıraktığım bir tek sensin geride:

Ağzım günümdü benim, toprak kokan gecem

Ve tenin öpüşlerinle kurulmuş bir ülke…’’(P. Neruda)

 

 

 

 

Düş sakinleri mevsimi mesken bellemiş:

Kurak topraklarında aşkın

Saltanat süren seması acıların

O iç görü ki telaşla severken

Kaçarken gerisin geri

G/izini sürdüğün gecenin

En koyu renginde gözlerinin…

 

Sarkıtlar saklı adeta

Elemin küfesinde

Bir sağdıç ki aşk

Sol çeşmesi ömrün

Tezat iklimlerden topladığım kucak kucak

Sakin ve sefil bir temenni

Yâd ettiğim dünün yüzü suyu hürmetine

Bir şiir olmaya meylettiğim

Her hazin çukurda

Her kayıp gölgede

Afalladığım aşkın

Sunumu iken kayıp da peşine düştüğüm

Tek bir hece.

 

Özlemle andığım yüreğin

Azat etmekse matemi

Peşi sıra gelen hükümlerin…

Bir balçık mı?

Afaki bir tuzak mı yoksa?

Menevişlenen göğün her katresi

Bir buzula denk düşen ömrün nüvesi

Ardıç kuşlarından düşen payıma

Bir yaşsam düşen gözlerinden esaretin

Tutuklu kalan bir hece kadar ılıman

Güneşi bozguna uğratan her duman

Elbet içimden tüten…

 

Belki de kasıtsız bir rüzgâr

Boyumu aşan gün ve gece

Ruhumda sakin bir limana denk düşen

Havsalamın almadığı kadar

Hazan yüklü bir devran

Koyudan yeşile

Azat etmekse karanlığı

Masum bir sevda kadar

Beyazın titrek sesi

El aman demeden sevmekse

Hicretken her kuşun kanadı

Dokunmak ne kelime…

 

Uzaktan sevmek güneşi, mehtabı ve yıldızı

Bir çiçek kadar kırılgan mı yoksa…

Meylettiğim aşkın ruhuna tutuşan

Bir alev kadar

Kımıldamadan içinde saklı tutan

Her hece

Her hicvi yok sayan bir gülüşe

Tutsak

Kelerce ölmek ne ki?

 

Hele ki kordan bir hece kadar

Sıcak iklimde neşreden bir dua

İken düşen payıma

Yürekten yüreğe uzanan bir köprü

Hadislerle örülü ömrün sonlanmamış kürü.

 

Bir köz

En çok da sözü ile bir iken o öz

Varlığın titri

Kodaman bir düşün asaleti

Nasıl ki serili yüreğin temelinde…

 

Anlamak ne ki?

Anlatmaya yokken mecali

Şimdi kürediğim her yıldız

Şafağı uyuttuğum her ışık

Gözlerim kadar parlak mıydı yoksa?

Aşkın na’şında açan gonca gonca

Süt liman bir hayatın sefasını sürmekse

Yaşamak ne ki…

 

Özeti ömrün

Özümsediği kadar dünün nezdinde

Öykündüğü bir dilemma

Kaçkın bir gölgenin peşinde

Sıkı sıkı sarılı olduğum Huda

Elbet neşreden günün de vardır bir hikmeti

Gölgelense de aşkın iffeti

Azımsanmayacak bir coşku ile

İçine daldığım her rüya

Aykırı olduğum kadar da ait olduğum dünya.