Ay tutulmasi
Bir düşün ihbarı idi maviden satırlar
ve lenduha sandık tıkış tıkış yüreğin ikbali şimdi tünediği kadar mevsim irisi
gözlerinde aşkın, şaşalı ve hüzünlü bulutlar birbirinin peşine takılmışken
devasa bir rahmet yüce Rabbin gözünü sakındığı.
Hayalet hurafeler göğü mesken tuttu
derken…
Satırları yel aldı götürdü elbet
maviden notalar bukalemun sevinçlere kanat açtı ve yalnızlık yuhalandı mevsimin
şakıdığı bir dehliz ve burnunda tüten binlerce yeis, aşkın akışkan hatırına
müebbet yiyen şiirler ve şair tütsülerin kokusuna imgelerini batırdığı nasıl da
yadsınamaz bir gerçek.
Bandığımız şarkılar ve de yüreği
ihbar eden titrek sesi bulutların kürediğimiz inatla küstüğümüz hayatla yazı
tura oynuyoruz ve gün düşüyor gözlerinden gecenin ve gece elinde asası dikleniyor
karanlığa ve gün yüzlü sevdalar gecenin lanetine direniyor.
Mihenk taşı huzurun başkaldırırken.
Aşkın tasviri sayfalarda unutulurken.
Ve göğün kodaman kanatlarına konan
göçmen kuşlar elbet sıfatsız bir yenilgi iken mevsimin de kabul görmediği her
yanlı günde rüzgârın da peşi sıra takıldığımız her kanca göğün yüreğinde açılan
bir delik misali içimizi çekip de astığımız durduk yere değil hani.
Bir x-rey cihazı iken şiirler yüreği
ifşa eden bir semazen kırlangıç iken şakıyan imgelerin da hali hazırda ömrü
telaffuz ettiği o gizli geçit elbet şair ser verir de veriştirir sözcüklerin
ruhuna her d/okunduğunda kanamalı anlamlar anmakla iştigal.
Ve aktarı yüreğin yine öğün arası
dolup taşan sayfalar aşkın hikmetine hürmeten andığımız kadar kardığımız ömrün
de rüzgârına tutuklu bir ısrarla kenetlendiğimiz hali hazırda.
Düş iklimlerinde türeyen yalnızlık,
yakamozlar sokağında aşka kanat takan dikenli güller ve rahmetin edasında saklı
bir rivayet göğün konuşlu olduğu bilinmeze titrek elleriyle dokunmak isterken…
Çapkın satırlar oynaşan imgelerle.
Sözcüklerin buharı yüzünü yakan
şairin ve güneşin.
Dev akasya ağaçları evrene zimmetli.
Aşk ise çoktan rotasını kaybetmiş…
Müebbedin de infazı elbet kalemin
elinden ve sancağında ayrı düşmeyen şarkılar kimi zaman mehtaba iltifat eden
saklı bir gökkuşağı her nasılsa günde kaykılan ve geceye askıntı olan yaralı
ayın dualarına eşlik eden hüzün bulutlarının pervazında açan çiçekler gibi
devasa hikmetin de varlığına satırlar sığdıran mahzun kalemin aslında gerçek hayattan
firarı.
Ölüm tüten.
Nahoş kokan.
Varlığı rencide eden o kavisli yol
şaşa kalıp da şerri bile hayra yoran bir yokuşa tırmanırken aslında içindeki
sonsuzluğu ihbar eden bir farkındalık elbet nüfuzlu sözcükler yorgun ruhun da
firarına sebebiyet verip bir dik yokuştan kendini bırakan kaykay gibi
sözcüklerin üstüne binip çıkılası yolculuk elbet delişmen cesareti ile şairin
de ket vurduğu her duyguda açılması an meselesi iken o uzun soluklu ve engebeli
yol ki baştan çıkmadan güneş hala ay tutulmasına vesile iken çırpınan
yıldızlar.
Çok çok teşekkür ederim
Tebrik ederim gün seçkisini arkadaşım sevgilerimle...
Teşekkür ederim arkadaşım
Çok çok sevgimle
Çapkın satırlar oynaşan imgelerle.
Sözcüklerin buharı yüzünü yakan şairin ve güneşin.
Dev akasya ağaçları evrene zimmetli.
Aşk ise çoktan rotasını kaybetmiş…
Gerçekse aşk rotasını kaybetmez hiç bir zaman bazen ayrılıklar olsada kısa kısa, yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
hoş geldin sevgili Melek
teşekkür ederim arkadaşım.
sevgileirmle her daim