Hazandı maktulü aşkın ve hızlanan bir sevgi ve coşku katıksız hizmetindeydi yaşamın.

Kalender bir rüzgârdı günü kundaklayan belki de aciz bir kul olmanın hikmeti idi sonsuz aşkı yüreğine sığdıran.

Günler seyyah: ruhlar gezgin.

Meali yaşamın bazen körüklenen hüzün ve işte cebbar gölgeler saklıydı izbelerde oysaki aşk da inanç da aydınlıktı ne zamanki insan çıksın Rabbin huzuruna ve def ettiğimiz kadar kötülüğü zimmetli olduğumuz mademki sonsuz sevgi ve evren surlara serdik yürekleri: ser de verdik sır da. Nakkaş özlemin ve d/okuduğumuz kadar yaşamı aşkın bitimsiz şanıyla.

Muradı dillendi beşerin.

Mum gibi eridi gitti kimi.

Kimi dibine ışık verdi kimi diğer ışıkları kıskandı.

Hazan rüzgârı ve mentollü bir sırdı açığa çıkan çünkü insandı her insana inanan ve sığdı kimi yürek sağdan sola saymayı unuttu: bağdaş kurduğu kadar soluna sağdıcı mademki aşktı ve umut ve işte kapıştı iblis ve mazlum. Dilemması hüznün Yaratandı illa ki sahip çıkan yüreği yanan mazluma hidayete ermek adına yola koyuldu her Mümin…

Bir terazi ki boşlukta gezinen ve işte zuhur etti İlahi Adalet. Tasasız geçmeyen gününe dahi şükreden inançlı her yürek kanıksadı hayatı ve kayıtsız kalamadı haksızlığa ve sığındıkça İlahi Aşka, kırıldı zincirler ve ç/ağladı kırgın yürekler.

Hüzün öylesine bir coğrafyaydı ki.

Muhatabı özlem ve çaresizlik çarpan kalbine eşlik eden asalet.

Gündü küskün geceye.

Gecede saklı idi şiir.

Şairse beklemede.

Tutanaklara geçti gecenin sözcükleri ve ansızın aydınlandı yerküre.

Hezimet yüklü iblis sustu ve sindi.

Konuşan biri vardı mazlumun yerine.

Kordan heceler çağladı ve közünde saklı ateşle erdi zaman nihayete.

Bitkindi yürekler.

Bıçkındı esen rüzgâr

Hazan esefle söylendi ve Eylül’e sundu dilekçesini.

Muhatabı aşk münzevi sözcüklerde sağdıcı da umut.

Küreyendi illa ki günü geceyi o bitimsiz yangın ve menşei sevgi ve asalet.

Mimozalar açtı gönüllerde şafak sayandı şair.

Geceye hükmeden karanlık lakin ışığın kaynağı belliydi ve ışıdı gözler: kalp gözünü bahşetti Yaratan inanan kuluna.

Küle döndü sözcükler.

Gamdı notalarda saklı olan. Gamsız rüzgâr gamsız baykuş söndü ve sustu.

Nakşeden duygular sırdaşı insanın Mevla ve rüzgâra çullandı kimi zaman ve sessizliğe kavuştu sonunda evren.

Baskın olsa da dış ses dinmişti.

Beşi bir yerde duygular hüznün manivelasında cüssesi varla yok arası kimi zaman ve sancılandı gök kubbe.

Otağı kuran rahmetti ve yağmur, bulutların rahmine düşen ve yağdı yağacak derken yağmur…

Gök çatırdadı ortasından.

Yüzünü gösterdi mevsim.

Delindi gök ve gürledi duygular çünkü evrendi Rabbine itaat eden ve kaderin yüzü suyu hürmetine keder de sönüverdi ansızın.

Coşkusu eşlik etti Müminin.

Cefası sonlandı mazlumun.

Kürekler kayboldu ama kayık yol alıyordu.

Köpüren deniz dindi ve meddücezri bilinmezin adeta bir kehanetti zaman ve dara düşen insan ve işte damladıkça damladı hazan.

Coştu.

Sustu yeniden.

Cebbar dalgalar hız kesmedi.

Kıyıya vurdu ölü bedenler ve karanlık yürekler.

Gün doğmamıştı henüz gecenin bekasında saklı her şey her insan.

Kadir kıymet bilmeyen kimse aldı dersini.

Çağladı ansızın bir yürek ve bir çocuk dünyaya geldi demek ki hala ümit vardı yarınlardan.

Sulu sepken bastırdı ve yağmadığı kadar yağdı rahmet.

Bir dua nelere kadirdi hele ki dualarda da buluştu mu mazlum yürekler.

Ve son buldu heyelan son buldu hezimet.

Aşktı en büyük meziyet iblise göre bir eziyet lakin sonsuz aşka da delaletti iman gücü…

Nasıl ki nasıl ki Allah vardı ve de gam yok…

Gamlı notalar sustu.

Hazan erteledi yaşını.

Ruhlar feraha çıktı.

Meali umut olan her duygu yeşerdi ve yaşardı ve mutabıktı artık yer gök ve işte devran döndü umut daim kıldı insanların çağrısını.