Ölü kelebeğin rabıtası ve aşkın
müeyyidesi şimdi sarpa saran yangından firar eden son duygumu yakaladım ve işte
şerh düşüyorum sayfaya belki de dünde unuttuğum o kurutulmuş gül yapraklarıdır
aşkın mevsimine kıymet biçen de içimdeki efkârdır elbet: aşka tutulmuşluğun
ışığında saklı benim yarınlarım ve yaralarım ve bozguna uğrayan yüreğimden
taşan isyan ve kopuk kanatları şahikanın sanırım az önce öldü içimdeki özlem ve
kozamdan taşıp da evrene yağdım çisil çisil…
Aşkın resmini çizebilir misin?
Tıpkı kurcalanan yüreğimde solan
bahtın
Arka yakasında açtığım pencereye
konan
Umut gibi.
Sayıkladığım adınla eş değer
şarkıların da
Güme gittiği bir akşamın son demleri
Sözcük ikliminde diktim de
söküklerini
Her evrede saklı nice mucize
Atıfta bulunduğum inadımla süzgeçten
geçen hece hece.
Bandığım kadar gölgeme
Dış mihraklardan uzak kalmanın da
mucizesi
Latife yapsaydı keşke evren,
Demenin meali elbet içimdeki kırık
pencere.
Her konduğumda yüreğine, kanadığım
Sözcüklerden inşa ettiğim devasa bir
hazine
Elbet elbet aşkın firarı
Dünde kaykılan söylemin nazarında
İbraz ettiğim hengâme:
Ah, keşke saklı tutabilseydim bunca
acıyı ve aşkı
Kollarım düşerken iki yana
İndinde yalnızlığın
Yandığım kadar efkârla
Bir buluta konmak bazen
Ufka kavisler yığan bir perçem belki
de…
Aşkın sarkacında hükmeden her devinim
Bir miladın başlayıp sonlandığı
O kadife zemin elbet
Işığın nakşında süzülen çehremden
Dumanın karaya boğduğu bir pembelik
Basıp da bulutların her zerresine
Pişmanlık da değil taşıdığım içimde
Sadece aşkın zümresi şiirlerde
Kopup geldiğim o düş yakası
Nezdinde ömrün
Kayıt altına aldığım günün son makamı
Çaldığım ya da çalındığım aşikâr
madem
Bir çentik daha atıp geceye
Uzaklaşmalıyım da sessizce…
Elbet kendimden ayrı düştüğüm
Sefil aşkın nüvesinde
Doğmakla eş değer neredeyse
Aşkın hatırına gizleyemediğim bunca
kelam
Bir soru imleci ise takılı hatıramda
Dünümde asılı kalan her öğün yediğim
zulüm belki de
Bir de bana sorsalardı ya:
Nicedir halin?
Gök gözlü sevdanın penceresinde
Hazır ol’da bir şiir olmanın verdiği
hükümle
Kanadığım kadar da yaralıyım bir ömür
Sefasını süremediğim kader
Ayrı düştüğüm her mevsim
Aynı kalmaktan ibaret elbet kederin
çığlığına
Sarındığım aşka nasıl da aşikâr…