Card image cap
Arti parantez

Tebessümleri fısıldayan meleğin kanatlarına tutunmak istiyorum ama göremediğim kadar da uzağındayım çoğu şeyin yine de inancıma sadık tutunuyorum saçlarına kaderin ve kelimelerle oynaşıyor içimdeki delişmen rüzgâr aslında rüzgarın ta kendisiyim.

Esefle itham edildiğim.

Defalarca darağacından döndüğüm.

Gittiğim ya da benden gidenler…

Kendimden gitmeyi ise asla beceremediğim ki.

Kilitli yüreğimde o kadar çok kullanılmış çekmece var ki üstelik hepsi de irili ufaklı ve tüy dikiyor son zamanlarda olup bitenler yine de içime atıyorum ama taşıyorum dışa veriyorum iç sesimi bu sefer dış ses baskın çıkıp içimdeki son coşkuyu son umut kırıntısını öldürüyor.

Ölümsüz bir seyyah bellemişken kalbimi.

Fıtratımda saklı ne var ne yok dile getirmişken.

Dilemediğim sevgiyi bizzat sunmuşken insanlara ve ne yazık ki o insanlar yine beni benden eden ve hala gidemezken kendimden…

Kolay mı hem öyle gitmek?

Kolay hem de nasıl yeter ki karartın gözünüzü yeter ki karanlıkta dahi görebildiğinizi ispatlayın gerçi inanmayacaklardır size ama…

İnanan birinin varlığı mı tek ihtiyacınız üstelik Allah’tan sonra ve işte bitimsiz sevginizle nasıl tüketiyorlar sizi?

Renkse günün hükmünü verdiği o pembelik en çok da severken pembeleşen bir evren.

Sehven yenik düştüğünüz hele ki aralıksız esen bir meltem…

Miadı dolan bir aşk mı yoksa ve sevginin dahi elenebildiği ve ektiğiniz ne ise biçtiğiniz illa ki hayal kırıklığı ve acı.

Diken misali içinize batan ve siz direttikçe sevginizi ve inancınızı kimse artık sizden köşe bucak kaçan.

Özgürlüğünüz ilk gün elinizden alınmışken ve siz sadece severken kendinizi özgür hissederken.

Bir de yazarken ve bunu hayatın her mecrasın taşıma imkânınız olmadığı için yazmayı bire bir yaşamakla eşleştirdiğiniz.

Alı al moru mor sevdalar.

Sonu mutlu biten aşk masalları.

Ve çocuklukta inandırıldığınız üzere: dünyanın iyi insanlardan ibaret olduğu…

İbraz ettiğiniz ne olursa olsun ön yargılar asla kırılmazken.

İmha ettiğiniz kötülüğün kökü ne yazık ki dünyada hala saklı iken.

Bir imge ise aşk.

Bir riya ise iddia edilen elbet tersi.

Aşkın aşk doğurduğu ama kimi zaman insanların nefretinin de sonlanmadığı bu yüzden bir ömür beklentisiz sevdiğiniz ve yaşadığınız ama hali hazırda geri dönümü hayal kırıklığı iken.

Sökün eden ne çok pervasız duygu.

Riyasız yaşayanların canının daha çok yandığı.

Kademeleri olan bir hayatsa hala bitmeyen sınavlardan geçtiğiniz ve notunuzun ne olduğunu asla bilmediğiniz işin ilginci merak dahi etmezken hala öğrenci cübbenizle salındığınız ve kendinizi hiçlik kategorisinde sunarken insanlara sevginizin dahi küçümsendiği ve illa ki yanlış anlaşıldığınız.

Gök az evvel ortadan ikiye bölündü bu gece ve rahmetin doğurganlığında yazarken hissettiğim o ki; bana eşlik eden Mevla’mdır an itibari ile beni diri ve dingin tutan ki geçtiğim zor bir sürecin açtığım kaçıncı artı parantezi ise içimden taşan sadece kendimi de suçlamışken bir ömür ve köşe bucak kaçsam da hayattan ve insanlardan hala sevmeme engel olamıyorum birilerini üstelik tanıdığım tanımadığım kim varsa…

Dünyanın öbür ucunda bile olsa ki ilk ve son mektup arkadaşım Amerikalı bir kızdı: adı dün gibi hatırımda ve çilli yüzü gözlüklü gülen gözleri de gözümün önünden gitmez sevgili Pamela’nın ve işte o gün anlamıştım sevginin ırkının, dininin, dilinin olmadığını…

Bir adım öncesi ise çocukluğumda can ciğer kuzu sarması olduğumuz komşularımız ve çoğu gayri Müslüm idi ama yediğimiz içtiğimiz de ayrı gitmezdi.

O günlerden bu günlere varıp da hala sevebiliyor olmam ve de umut edebiliyor olmam çocukluğumdan bir miras hatta ganimet.

Ve bir ömür yüzlerce hayal kırıklığı yaşamış olsam bile kendimden bir kere bile olsa gidemedim gerçi bir kez denemiştim kendimden gitmeyi hem de sonsuzluğa ve ölüme kanat açmayı en çok da sevgisizliğini insanların en tepede hissettiğim ve can dostum beni bir günde durduk yere silmişken…

Ve işte şimdi yeniden açtığım o artı parantez ki…

Yazmaya yeni başladığım bir dönemde kardeşim kadar sevdiğim dostum sırtını döndü ve gitti ve içimde kocaman bir boşluk kalmıştı ve ne mutlu bana ki; o günden dahi fazla sevebilmeyi bahşetti bana kâinat aslında kendimi bildim bileli sevmekle iştigal iken.

Ve zor bir süreçten geçerken ki öncesinde de sık sık düşündüm çekip gitmeyi kendimden ama gideceğim tek yer cehennemdi gerçi dünya üzerinde yaşadığım cehennem azabını da göz önüne aldım mı…

İnancıma ve Rabbime ve sevgiye sadık iken bu, bana asla yakışmaz lakin hayat sizi bazen öylesine ters köşe yapıyor ki ve ben sürekli artı parantezler açıyorum her gün ve her gece.

Sevmelerin muadili ise kelimeler ve sizlersiniz üstelik kimseden izin almadan yazar ve severken bir anlamda özgürlüğümü haykırıyorum evrene ve sesimi duyan birileri de illa ki var.

Kendimden defalarca kademeli olarak gitmişken.

Ve hayatın sayısız ara durağında uzun çok uzun molalar vermişken…

Bu yüzden yazmak eşittir nefes almam ve heba ettiğim ömrüme değer biçtiğim ve paye verdiğim ve okuyucunun sağduyusuna o kadar inanıyorum ki…

Gelen yorumlar sayesinde sadece kalemimi de şekillendirmiyorum üstelik: beni bana sunan aslında sizlersiniz ve cümle aralarına yağan kar taneleri elbet duygularımın eşliğinde hiç bilmediğim yönlerimi keşfediyorum hem yazarken hem de heyecanla sizleri yüreğimde ağırlamak adına beklerken elbet umutla.

Başarılı bir oyuncu değilim mademki hayat bir tiyatro sahnesi ve yüzümde maskeler olmadan yaşamışken bir ömür…

Bu anlamda içimi dışımı bir tutarken bir ömür de herkesi kendim gibi bellemişken ve işte bunu bana Mevla’m ispatladı yeniden çünkü sizlerin sezileri ve algıları o kadar açık ki ve yüreklerinizdeki ışıltıyı da buradan görebiliyorum.

Yazmanın çok ötesinde beni hayata bağlayandır kalemim sayesinde sizlerle kurduğum gönül köprüsü…

Ne mi diyordum?

Elbet yeniden açacağım bir diğer artı paranteze daha sizleri beklerken…