Terk edilmiş düşleri var şehrin ki…

Şehir, şehir olalı

Böyle aşka düşmedi.

Şairdi güftesi şehrin

Ah, hicaz makamında şarkılar

Elem yüklü göğün rafine edilmiş rahmeti.

 

Aşktı kıyama duran aşikâr

Âşık olmanın müridi sefil şair

Şiir ise sağdıcı yüreğin

Maviler dizilesi misina

Sözcükler kâh hutbe kâh şairin içinde kalan ukde

Deforme olmuş değildi insanlar

Makamlı makamsız çalan şarkılar

Ta dünden erişilesi

Günü yaşanır kılan olsa olsa aşkın kıblesi

 

Seyyah makamında bazen şehir

İstimlak edilmiş arsalar çarpık binalar

Dönüşen güzelliğe

Döşemesinde saklı aşk ve yürek denen kubbe

 

Martaval okuyan martılar

Oh, ne ala, aşk!

Hüznün bekçisi sarpa saran

Yerin göğün simli hazinesi

Her d/okunduğunda şair

İçten içe büyüyen bir hasret

Ne olmuş ki özlemin rahlesine sarılmış olsa elleri

Hem mavinin mintanı

Hem manidar akça pakça bulutları…

 

Rüzgârın dik alası olsa gerek

Şairin hicvi

Şairin ritmi

Bir yitim addedilen gecenin feri

Ne çıkar ki sönük olsa?

 

Ve işte başa sarılası bir hikâye

Cübbesi dünün

Cüssesi şehrin

Nidaları şairin

Aşkla aşikâr

Aştıkça zorlukları aşina huzura

Mutluluk dilediği ufku

Yeniden beyaza boyayan Mevla

 

Ümide dair

Unutulmak ne ki?

Umurunda değil üstelik insanların:

Ah, sen şair

Ve sevgili şehir

Kutsal toprakların rüyası

Dinmez de sönmez de mutu ilhamın

Bakaya kalan birkaç sözcük

Bekası verilmiş yarınların nadide nice çiçek

Bazense yürek sökük

Bazen aşk soluk

Bazen pervasız kalem

Şehrin iniltisine karışış şairin nazı niyazı

Öykündüğün illa ki huzur

Konuşlu olduğu gök kubbe

Ve soluksuz sevdiği yazdığı

Yazgısına razı yanıtı

Allah katında saklı

 

Sen ki: sevdalı İstanbul

Sen ki: bağrı yanık uçuk şair

Sen ki sözcükleri bağrına basan

Bazen insanlar şairin ve şehrin damarına basan

İlahi bir tutukluluk adeta üzerine serildiği

İmtiyazı var ya da yok ne çıkar?

İhbar edilesi o büyük aşk ki…

Varsın bir yanı eksik kalsın

Ola ki razı geldi kader

Kederini dahi sahiplendiği kadar

Hasbelkader tutuşan etekleri

 

Arzı endam eden gece

Efkârı dinmedi gitti nice hece saklı en derinde

Dilemması hayatın

Dilaltı gözü açık gördüğü rüyanın

Zemherilerde solsa ne ki?

Zanların sustuğu

Aşkın asılı kaldığı

Sözcüklerden kefeni…