Kim demiş ki yoksulum açlık bilmez bir kulum
Engel nedir görmedim düze çıkar her yolum
Taşıdığım altından ağrımasa sol kolum
Diyeceğim var mıdır benden daha mutlusu
Dünya yansa yıkılsa yarından umutlusu.

Bir saray yaptırmışım akla gelmez fiyata
Çatısı zümrüt kaplı pencereler pırlanta
Balkon tanzanit süslü tokmaklar Reşat, Ata
Yirmi aslan tutmuşum hırsız zebanilere
Akikten göz takmışım hırslı yabanilere.

Yerini söyler miyim belki Fas’ta Amman’da
Denizin ortasında belki de bir ormanda
İpucu mu istersin “Ak sütü yutan manda”
Bulsa bile giremez hiç kimse asker bekler
Dikeni giyindiler bahçedeki çiçekler.

Suyun değeri ne ki şarap akar musluktan
Kaçak falan demeyin iznim konsolosluktan
Nasılsa kazanmışım bakanlık mebusluktan
Şimdi yeme vaktidir halk ne yapar bana ne
Çalışsın kazansınlar üretmeden bahane.

Uşaklarım İngiliz hizmetçiler zenciden
Diş yaptırdım soyuma ince işli inciden
Heykelleri aşırdım Afyonlu mermerciden
Abartmaya gerek yok her şey benim elimde
Yakuttan toka dolu saçımda her telimde.

Rusya’dan etim gelir Sibirya’dan tavuklar
Etrafımda dolaşır yağcılar dalkavuklar
Mercanlarla süslüdür başımdaki kavuklar
Nur saçılır göklerden ayak bastığım yere
Biraz isteyen varsa derim ki; Allah vere.

Anlatmakla bitmiyor gerek yok uzatmaya
Yalanımın üstüne başka yalan katmaya
Uykum geldi şimdiden gideceğim yatmaya
Kurusıkı doldurup tencerede kavurdum
Cümlelere yükleyip önünüze savurdum.

NOT:
Baktım da yazdığıma
Şaşırdım azdığıma
Kendi kendime dedim
Sen kavurdun ben yedim!