Card image cap
Sir sanan gördüm

SIR SANAN GÖRDÜM
 
Çevreme baktıkça iz'anım şaştı ​
Arsızlık cürmünü ar sanan gördüm
Belli ki kıyamet hayli yaklaştı
Küfürü, günahı kâr sanan gördüm

Ne hamd-ü senâ var ne Hakk'a şükür
Zül olmuş beşere, beyne tefekkür ​
Seherler secdesiz gönüller fakir
Dünyayı hevaya dar sanan gördüm

Eliften bîhaber; kemale ermiş(!)
Zaman gafil için sofrayı sermiş ​
Azrâil gelmeden haber göndermiş
Saçında akları kar sanan gördüm
 
Sevaplar çelimsiz günahlar diri
Dillerden süzülen kalplerin kiri ​
Rabbine âsiyi, mücrim, münkiri
"Çok cesur", "gözü pek", "er" sanan gördüm

Hakkı söyleyenin boynunda yafta
Emanet-i Güzin en tozlu rafta ​
Âlim korkusundan yanlış tarafta
Allah'a kulluğu şer sanan gördüm
 
Nefis can verirken can bulmuş "ben"de
Kibir baş kaldırmış başsız bedende ​
Hakk'ın nazargâhı kalp iken tende
Sol yanda atanı ur sanan gördüm
 
"Devlet malı deniz..." olunca türkü ​
Bir başka işliyor düzenin çarkı
Mü'minin münkirden kalmamış farkı
Cehennem narını nur sanan gördüm
 
Tutmuyor ayarı; bozulmuş tartı
Karışmış kutuplar; eksiyle artı
Beşken bire düşmüş İslam'ın şartı
Hırlıyı hırsızla bir sanan gördüm
 
Belliyken kılavuz, "El Emîn Elçi"
Değişmiş güzergâh, bozulmuş ölçü
Zalimi "dost"undan, âlimi "çerçi"
Cahili "velî"den; "pîr" sanan gördüm
 
Kadrini bilmeyip evde eşinin
Ardına düşmüş er mahrem dişinin
Helal derdindeki âbit kişinin
Alnındaki teri kir sanan gördüm
 
Gönül dağlarında ganimet(!) talan
Ya zakkum, ya diken geride kalan
Şerefsiz baş tacı, meziyet " yalan"
Doğruyu, söylenmez sır sanan gördüm
 
Sanmayın bu kadar, bunlarda ne ki
Dîvan'dan kovulan pek mahir, zeki
Tuzaklar kahpece; yani öyle ki
İblis'i "sevgili", "yâr" sanan gördüm
Küfürü, günahı kâr sanan gördüm...

Mecit AKTÜRK