
Mi̇lleti̇mi̇n vay hâli̇ne...
MİLLETİMİN VAY HÂLİNE...
Milletimin vay hâline; ülfet
payı "eyvah" olmuş.
Hüzün sinmiş hayâline, "kasvet" koyu siyah olmuş.
Dimağ esir, fikir zorda, kalbe dolan
hile hurda
Yumruk kalkmış, kulak "vur!"da; kalem dahi silah olmuş.
Beklenirken asil nesil, el-âleme olduk
rezil
Dilim çıkan söze kefil; dünkü kardeş bedhah olmuş.
Bu ne âfet, ne hazin hal, çürük çıktı
tutulan dal
Onca hain, bunca çakal, nerden nasıl peydah olmuş?
Af çıktıkça her kusurda, gedik açtı
korku surda
Tat vermiyor bu asır da; hâşâ, şeytan ilah olmuş.
Gönül, hassas cam sürahi, sazım dertli,
sözüm sahi
Güvenilen dostlar dahi, nankör, namert, küstah olmuş.
Sarp bir yokuş bu çıkılan, benim hergün
hep yıkılan
Aynı safta namaz kılan, yetmişiki cenah olmuş
Bir zamanlar biz bir iken, nasıl bitti
onca diken?
Gözde şimdi her biriken, muhataba ikrah olmuş.
Kime sorsan kendi haklı, beğenmiyor
başka aklı
Gönlüm yine ağlamaklı; sulha davet günah olmuş.
Uyanın ey ehl-i
kubur! Kalplerdeki kanserli ur
Çehresinde kibir, gurur; İblis tabip, cerrah olmuş!
Bölünen kim, kimdir bölen? Var mı bunu
doğru bilen?
Tan vaktini bekleyen ben; heyhat, ele sabah olmuş!
Dert akıyor her dereden, manzara bu
pencereden
Kurtulsam şu cendereden, bir de baksam salah olmuş.
Mecit AKTÜRK