Mezar/lığım
Yüreğim ceset yığınları
Mezarlık, mezar taşları
Ölümlü sevgilerle dolup taşan
Ve her mezarın başında ben diyeyim iğde
Sen de çam
Öteki desin kavak
Sahi kavak gibi uzar mı yokluk
Yada yokluğa uğurladıklarımız
Hangisinin yüzünü en çok özleriz
Hangisine daha çok yeter gözyaşımız
Gerçekten yeter mi o kadar ağacı gözyaşlarımızın sulaması
Bugün ayrılığı suladım
Yarın hüznü
Öbür gün sil baştan deyip neyi sulamalıyım bu kadar karmaşa arasında
Bir kadın geldi bu arada
Duygu yoğunluğuma
Ölüler dünyama
Yüreğimin mezarcısı gibi
Konuşmadı, küsmüştü benden zannımca
Baktı mezarlara, baktı yüreğime
Sonra bir damla ses oldu damladı ruhuma
Neden diyordu
Aşktım diyordu
Ki bence aşkı tanımıyordu
Aşk güneşti, daha ölümü görülmemiş olan
Sevdiğinin buzluğunu ısrarla ısıtmaya çalışan
Aşk aydı, hiç geceden vazgeçmeyen
Aşk, denizdi, kumsalına kurumayı bilmeyen
Sonra başını koydu
Yasladı mezar taşına
Karanlıkla bir bütün olana kadar karardı o kadar
Taki gözlerime körlüğü yaşatana kadar
Siyah bir ağaç oldu
Yüreğimin mezar taşına
İşte o günden beri sularım o o ağacı yaşasın diye gözyaşımla
Emeğine yüreğine sağlık Zübeyde hanım tebrikler hayırlı günler hayırlı ramazanlar diliyorum efendim