Ceket ve Adam

Yıllar resmiydi, ceketin dili en azından öyleydi. Karşısına biri geçti mi, önce ceketin değerine göre konum almalıydı karşısında duran. Hele cekete birde kravat eklendi mi, vay o zaman seyret de gülme, bir ceketin karşında duran üzerindeki etkisine. Öyle ceket, deyip geçme. Ceket işte daha ne olsun. İçinde olandır, konumuyla en az hayatına müdahil olan. Kravatsızsa ceket, azıcık rahatlarsın! Belki bakkal Selim amcadır ya da Ramiz dede veyahut da köylü Vakkas ağabeyde olabilir. Bunları da boşa görme hele, daha erken hüküm için!

Paran yoksa bakkal Selim amca olsa ne yazar. Onca varlığıyla o da sana hüküm salar. Varsa manik olursun beylik, yoksa manik o zaman alsana kol kadar nanik. Şimdi sen üç kuruşluk emekliye ya da yaşlı aylığına talim Ramiz dedeyi de sorarsın. Ver ona sen bir çay ve cigara, anlatsın sana dünya kadar hatıra! Cebin boşsa sen de kimsin, işsiz tayfasından boş beleş adam. Ki adamdan da sayılırsan! Ya köylü Vakkas ağabey. Zaten guşgana zor kaynıyor, otu yetiştirirsin, inek doymaz, ineği sağsan sütüyle geçim olmaz. Süt, ot satın alır, onunla da yine inek doyar. Toprak desen, 3-50 dönüm arası araziden insana fayda olmaz. Olacak ki adam akıllı en az 500 dönüm bak o zaman köylü Vakkas neyim, der. Onun yakınmasından sana da bir öğünlük yaban ekmek çıkmaz. Eskidendi misafirperverlik, ümmeti kardeşlik.

O gün gittim bankaya, yine ceket ilişti gözüme. Öyle sokaktaki, köydeki ceket gibi de değildi. Belli ki kimin maaşı bu ceket eder. İçindekini bilmem, ama ceketin hükmü onu da sarmış. :

- Ne işlem yapacaksınız? Şöyle bir baktıktan sonra. Evet, size söyledim, dedi.

-Yaş gelmiş otuza, içimden kepaze zedeyim, babadan alınma üç kuruşla kepaze sınavına para yatıracağım demek geldi ama, işte o cekete saygı duruşu var ya! İki yutkundum, sonra Kpss sınavına para yatıracağım dedim.

- Birinci oturum mu, ikinci oturum mu?

-İkisi de dedim. Tabi bir taraftan cevap veriyorum, diğer taraftan ceketteki resmilik karşısında put gibi duruşum. Bir hata yapsak önce rezil oluruz, o kadar yıl okumuşluğa rağmen adam olamamışsın yaftasıyla muhatap oluruz, bir de yetmez o kadar bilgiye rağmen cahil muamelesi görürsün ya. İşte bundandır, ceket resmiyetine düşmanlığım. Bankadan ayrıldım ve caddede yürümeye başladım. Ceketli arkadaşlarımı ara ara görünce, görmemezliğe verdim. Ceketlerini görsen, senin ceketin var mı derler, yoksa dudak büzer giderler. En kötüsü ise ceketinin olmadığını bildiklerinde, ikinci karşılaşmada seni görmemeye çalışırlar. İşte bu yüzden önce sen görmezsen, o ceketlide senin için zahmete girmez…

Fazla sokağa çıkmam, sevmem öyle sokak dolusu ceketleri. Bak şu cekete bu kesin memur. Baksana, kravatı hafif yan kaymış, azıcıkta gevşetilmekten yamuk. Şu bak köşede araba yanında saatine bakan çantalı adam. O da kesin mümessil. Çantası ise ağzına kadar eşantiyon, tanıtım kartları ve demo ilaçlarla dolu. Karşıdan gelen, koca göbekli adamsa kesin müdür, vb. Eee… Anca o göbekle, anca bu kadar. Göbek ne kadar büyükse, bil cekette o kadar büyüktür, bir de ensenin duruşuna bakacaksın. Yürürken arkaya tartacak ki o, sende ceket içinde olanda bir şey varmış gibi, kendi elini göbek ortasına sokuşturacaksın. Sokuşturmak yetmez, bir de büzüşük duracaksın! Tabi efendim, olur efendim, aman efendim, ne olur efendim. Bir dinleseydiniz keşke efendim. Ben bilmem, tabii ki de en iyisini siz bilirsiniz, biz anlamayız efendim. Efendim, efendim, efendim, dim, dim, dim…….

İlk önce alış diye ortaokulda ya da en az lise de caddelerde karşılaştığın o ceketi, bir güzelce o zamanlarda giyersin. Tabi ya önce giymeyi bilmek, çıkarmadan durmayı bilmek lazım! Ceket giymeyi bilmez, bir de sürekli çıkartırsan onu, ömrüne kadar ceket giyememek kâbusun olur. Bir ceket giymenin hayalini kurar, bir de ceketliler karşısında iki büklüm olursun.

Hiç ceket sendromunu duydunuz mu? Bu daha kötü tabi. Eeeee… O kadar yıl ceket giy, sonra da çıkarıp bir kenara koy onu. Olacak, katlanacak iş değil ya! Kim ne yapsın ceketsiz adamı. Öylede adam mı olurmuş? Adam üstünde ceket koltuğa giydirilince, hiç koltukta adamlık mı dururmuş. Ceket koltuğa, ceketsiz adam sokağa. Ortaya konulmaz bu işte helvalı, salata.

Bir de babadan duymak lazım ceket davasını. Baba için adamlık ceketteki fiyakaya göredir. Yamalıda olsa baba ceketi, sofraya ortaklıkta ceket istetir. Bir de anne işe karıştı mı, falancanın oğlu, filancanın kızı ceket boyu uçuşur. Bazen derim ki keşke analar ceket doğursa. Bak o zaman, ceket değil, biz adam olurduk.

2013 yılında kaleme alınmıştır.