Aşk Üzerine Bir Kadının Notları

Sancılarımız var geçmek bilmeyen acıların eşliğinde… Gülün günü beklemesi gibi garipliğe sarmalanmış bekleyişin içinde güvercin sesleri… Etraf dönerken içimdeki ala etrafında dönen benliğin diz çöküşündeki dizginlerin ağızda gezinişi ne tuhaf…

Ellerin bugün güller tarafından kıskanılmış sanki.. Güller ellerin şeklinde göğe duada durmuşlar.. Gökten sağanak gibi akan rahmeti karşılamak uğruna…

Bugün yine içimdeki aynaya baktım… Kustum yine aynada yansıyan benliğimdeki bencilliğin üzerine… Kaç ömür bilinmez ama gidende benliğin aynada her an fotoğrafının çekişi… Ne kadar değiştik değil mi? Sanki dünya ya gelen şimdiki değilmiş ve birbirine o kadar yabancıymış gibi…

Arş yürüyordu üstümüzden… Nede yumuşak ayakları değil mi… Hiç incitmiyordu, hayattaki gerçekliğin ezdiği gibi… Sevdiğim ile Sevgilim arasındaki ne garip oynaşma… Çıldırtıyor sanki yumuşamış “ğ” harfindeki perde altına gizlenmiş ürkekliğin, cesaretle sertleşip kendisine bürünmeyişi, işte buradayım, senleşmek için…

II

Aşkta hep selalar… Kavuşulmayan sevgilinin hayali tarafından okunan… Mecnunun ortalardaki cesedinde gizliden işlenmiş ölü kokusu ve aşkla yıkanması bitmeyen leyla kokan cesedi …

Ah mecnun, ah mecnunluğum ve bir o kadar da meçhullüğüm… Duy işte, gitmelidir hep aşık… Gitse de, içindeki sevgiliden kaçamasa da meçhullük kainatın renklerine bürünmüş, sularda berraklaşmış, arınmış, dağlarla yücelmiş, yollarla bütünleşmiş sevgiliyi, sevgilisiz aramaktır işi…

Ah mecnunum anlamazsın değil mi? Sorun leylaya kavuşmakta değil belki, sorun leylaya kavuşmaktı… Kavuşmaktı leylayla, aşkın sonlanma nedeni… Aşık olmak değil, aşka kavuşmak hasreti değil miydi, leylayı leyla yapan… Leyla aşk değildi, kavuşma arzusunda atılan adımlar aşktı…

III

Taşıyamadığımız kadar yük taşımak, işte böyle bir şey… Ya altında kalır taşımak uğruna ölürsün, ya da bırakırsın bir kısmını, taşıyacağın yük kadar alıp gidersin yoluna… Fakat en zor yük sevdiklerinizi yüreğinizde taşımaktır…

Ey aşk sen nelere kadirsin… Sırf sevgili için fark etmeden kainatları bile taşımaya talip olursun ya da onu taşırsın da kainatta bir nokta olarak durursun gıkın çıkmaz… Ama azıcık sevmiyor “beni” dediysen kalpteki yükün öyle ağırlaşır ki, kendini bile artık taşıyamazsın, sana “sen” bile yük olursun…

IV

Herkesin hikayesinde istediği bir prenses ya da prens vardır. Hatta hayatımıza almak istediğimiz ve öptüğümüzde yeşil kurbağadan ortaya çıkacak prens ya da kül kedisinden dönme prenses hayali hep tersiyle yer değiştirir. Öptüğünüz prens kurbağaya, prenses ise kül kedisine dönüşür. Yani gözünüzde farklı yere oturttuklarınız aslında başında neydilerse, sonunda da oydular. Dahası sizin masalsı bir dünyada yaşamadığınız gerçeğiniz…Sadece siz ve tabi ki hayalleriniz.

www.zubeydeyalcinkaya.com